Complexion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complexion İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Complexion

Complexion kelimesi Türkçe’de cilt rengi anlamına gelir.

  1. She has a fair complexion. (O, açık tenlidir.)
  2. His complexion turned red after he spent all day in the sun. (Güneşte tüm gün geçirdikten sonra cildi kızardı.)
  3. The model’s perfect complexion is the envy of many. (Modelin mükemmel cilt rengi, birçok kişinin kıskançlığıdır.)
  4. His dark complexion makes him look very handsome. (Koyu cilt rengi onu çok yakışıklı gösteriyor.)
  5. She has been using a moisturizer to improve her complexion. (Cilt rengini iyileştirmek için nemlendirici kullanıyor.)
  6. The doctor told her to avoid the sun to protect her complexion. (Doktoru, cilt rengini korumak için güneşten kaçınmasını söyledi.)
  7. She was born with a beautiful complexion. (O, doğuştan güzel bir cilt rengine sahip.)
  8. His complexion looked pale and sickly. (Cildi soluk ve hastalıklı görünüyordu.)
  9. The actress’s glowing complexion is due to her healthy lifestyle. (Oyuncunun parlayan cilt rengi, sağlıklı yaşam tarzına bağlıdır.)
  10. His complexion was olive-toned, which indicated his Mediterranean heritage. (Cilt rengi zeytin tonlarındaydı, bu da Akdeniz kökenini gösteriyordu.)
  11. She used a concealer to cover the blemishes on her complexion. (Cilt rengindeki kusurları örtmek için bir kapatıcı kullandı.)
  12. The foundation matched her complexion perfectly. (Fondöten cilt rengine mükemmel uyuyordu.)
  13. Her complexion darkened after spending a month in the tropics. (Tropiklerde bir ay geçirdikten sonra cilt rengi koyulaştı.)
  14. The doctor recommended a skincare routine to improve her complexion. (Doktoru, cilt rengini iyileştirmek için bir cilt bakım rutini önerdi.)
  15. His complexion was ashen, which indicated he was feeling unwell. (Cilt rengi küllüktü, bu da kendini iyi hissetmediğini gösteriyordu.)
  16. She has a flawless complexion, free of any blemishes or imperfections. (Kusur veya kusur olmaksızın kusursuz bir cilt rengine sahip.)
  17. The makeup artist used a bronzer to give her complexion a sun-kissed look. (Makyaj sanatçısı, cilt rengine güneşte yanmış bir görünüm kazandırmak için bir bronzlaştırıcı kullandı.)
  18. Her complexion was sallow, indicating she may be suffering from an illness. (Cilt rengi soluktu, bu da bir hastalıkla mücadele ediyor olabileceğini gösteriyordu.)
  19. The foundation she used was too light for her complexion, making her face look ghostly. (Kullandığı fondöten cilt rengine göre çok açıktı
  1. His complexion was ruddy, indicating good health and high levels of physical activity. (Cilt rengi pembemsi-kırmızımsıydı, bu da iyi sağlık ve yüksek fiziksel aktivite düzeyi gösteriyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.