Clomp İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Clomp İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Meaning of “Clomp”:

Clomp means to walk with a heavy, awkward, and noisy step, usually with boots or shoes.

Examples:

1. The farmer clomped through the muddy fields with his heavy boots. (Çiftçi ağır çizmeleri ile çamurlu tarlalarda tıngır mıngır yürüdü.)
2. The horse clomped down the road. (At yolda tıkırtılarla ilerledi.)
3. She clomped up the stairs in her big work boots. (Büyük iş botları ile merdivenleri tıngır tıngır çıktı.)
4. The dinosaur clomped through the jungle. (Dinozor ormanın içinden ağır adımlarla geçti.)
5. He clomped around the house in his heavy boots, waking everyone up. (Ağır botları ile evin içinde dolaşarak herkesi uyandırdı.)
6. The knight clomped into the castle in his metal armor. (Savaşçı metal zırhı ile kaleye tıngırdatarak girdi.)
7. The robot clomped across the factory floor. (Robot fabrika zemininde tıngır tıngır yürüdü.)
8. The elephant clomped through the forest, breaking branches underfoot. (Fil ormanda ayakları altındaki dalları kırarak tıngır mıngır yürüdü.)
9. She clomped down the runway in her heavy boots, commanding attention. (Ağır botları ile podyuma tıngır tıngır indi ve dikkatleri üzerine çekti.)
10. The hiker clomped up the mountain trail, his backpack bouncing with each step. (Dağ yürüyüşçüsü sırtındaki çantası her adımında sıçrayarak tıngır mıngır tırmandı.)
11. The giant clomped through the village, scaring the townspeople. (Dev köyün içinden tıngır mıngır geçerek kasabalıları korkuttu.)
12. The soldier clomped through the mud to reach the front line. (Asker cephaneliği erişmek için çamurda tıngır mıngır yürüdü.)
13. The dog clomped down the stairs, announcing his presence. (Köpek tıngır tıngır merdivenlerden inerek varlığını duyurdu.)
14. The clown clomped around the circus ring in oversized shoes. (Palyaço devasa ayakkabılarıyla sirk pistinde tıngır tıngır dolaştı.)
15. The child clomped through the house in her mother’s high heels. (Çocuk annesinin topuklu ayakkabıları ile evde tıngır tıngır yürüdü.)
16. The marching band clomped down the street, playing loud music. (Yürüyen bando yüksek müzik eşliğinde sokakta tıngır tıngır ilerledi.)
17. The construction worker clomped around the job site in his steel-toed boots. (İnşaat işçisi

17. The construction worker clomped around the job site in his steel-toed boots. (İnşaat işçisi çelik burunlu botlarıyla iş sahasında tıngır tıngır dolaştı.)
18. The cowboy clomped into the saloon, his spurs jingling. (Kovboy çıngıraklı mahmuzlarıyla salona tıngırdatarak girdi.)
19. The dancer clomped across the stage in her tap shoes. (Dansçı ayakkabılarıyla sahnenin üzerinde tıkırtılarla geçti.)
20. The basketball player clomped onto the court in his high-top sneakers. (Basketbol oyuncusu yüksek üstlü spor ayakkabıları ile sahaya tıngır tıngır çıktı.)