Clergyman İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Clergyman İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Clergyman

Clergyman, din adamlığı yapan erkek kişi anlamına gelir. İşte bu kelimeyi örnek cümlelerde kullanarak daha iyi anlayabilirsiniz:

  1. The clergyman delivered an inspiring sermon at the church. (Din adamı kilisede ilham verici bir vaaz verdi.)
  2. The clergyman spent his entire life serving the church. (Din adamı hayatının tamamını kiliseye hizmet ederek geçirdi.)
  3. The young clergyman was ordained as a priest last month. (Genç din adamı geçen ay rahip olarak atanmıştı.)
  4. The clergyman provided comfort to the grieving family. (Din adamı yaslı aileye teselli sağladı.)
  5. The clergyman’s job is to minister to the spiritual needs of the community. (Din adamının işi toplumun manevi ihtiyaçlarını karşılamaktır.)
  6. The clergyman wore a black robe and white collar. (Din adamı siyah bir cüppe ve beyaz bir yakalık giydi.)
  7. The clergyman’s sermon was broadcast on local television. (Din adamının vaazı yerel televizyonda yayınlandı.)
  8. The clergyman offered prayers for world peace. (Din adamı dünya barışı için dua etti.)
  9. The clergyman’s message was one of hope and redemption. (Din adamının mesajı umut ve kurtuluştu.)
  10. The clergyman was respected and admired by his congregation. (Din adamı cemaati tarafından saygı gösterilen ve hayranlık duyulan biriydi.)
  11. The clergyman visited the sick and the elderly in the hospital. (Din adamı hastanede hastaları ve yaşlıları ziyaret etti.)
  12. The clergyman counseled the couple before their wedding. (Din adamı çiftin evliliklerinden önce danışmanlık yaptı.)
  13. The clergyman was invited to deliver the keynote address at the conference. (Din adamı konferansta ana konuşmayı yapmak için davet edildi.)
  14. The clergyman’s wisdom and guidance were invaluable to the community. (Din adamının bilgeliği ve rehberliği toplum için çok değerliydi.)
  15. The clergyman’s work often involved providing assistance to those in need. (Din adamının çalışması genellikle ihtiyaç sahiplerine yardım sağlamayı içeriyordu.)
  16. The clergyman’s dedication to his faith was unwavering. (Din adamının inancına olan bağlılığı kararlıydı.)
  17. The clergyman led the congregation in prayer. (Din adamı cemaati dua etmeye yönlendirdi.)
  18. The clergyman’s teachings were based on the scriptures. (Din adamının öğretileri kutsal kitaplara dayanıyordu.)
  19. The clergyman’s message resonated with the audience. (Din adamının mesajı izleyicilerle uyum sağladı.)
  20. The clergyman’s service to the community was recognized with an award. (Din adamının topluma hizmeti bir ödülle tanındı.)
  1. The clergyman’s words of comfort gave the family solace. (Din adamının teselli veren sözleri aileye huzur verdi.)
  2. The clergyman’s presence at the funeral brought peace to the mourners. (Din adamının cenazede bulunması yas tutanlara huzur getirdi.)
  3. The clergyman’s sermons always touched on important moral and ethical issues. (Din adamının vaazları her zaman önemli ahlaki ve etik konulara değiniyordu.)
  4. The clergyman’s congregation consisted of people from diverse backgrounds. (Din adamının cemaati çeşitli geçmişlere sahip insanlardan oluşuyordu.)
  5. The clergyman’s work required a great deal of compassion and empathy. (Din adamının çalışması büyük bir şefkat ve empati gerektiriyordu.)
  6. The clergyman’s duties included performing sacraments such as baptism and marriage. (Din adamının görevleri vaftiz ve evlilik gibi kutsal törenleri gerçekleştirmeyi içeriyordu.)
  7. The clergyman’s message emphasized the importance of forgiveness and redemption. (Din adamının mesajı affetme ve kurtuluşun önemine vurgu yapıyordu.)
  8. The clergyman’s guidance helped many people find meaning and purpose in their lives. (Din adamının rehberliği birçok insanın hayatında anlam ve amaç bulmasına yardımcı oldu.)
  9. The clergyman’s commitment to social justice was a source of inspiration for many. (Din adamının sosyal adalet konusundaki taahhüdü birçok kişi için ilham kaynağı oldu.)
  10. The clergyman’s role in the community was not limited to spiritual matters; he also provided practical assistance to those in need. (Din adamının toplumdaki rolü sadece manevi konularla sınırlı değildi; aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine pratik yardım da sağladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.