Staunchly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Staunchly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Staunchly (Sıkıca, kararlı bir şekilde)

Staunchly, sıkıca, kararlı bir şekilde anlamına gelir ve genellikle tutkulu bir şekilde savunmak veya yapmak istediğiniz bir şeyi ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. She was staunchly against the proposal. (O teklife sıkı bir şekilde karşı çıktı.)
  2. He staunchly defended his friend, even when others criticized him. (O arkadaşını sıkı bir şekilde savundu, diğerleri onu eleştirdiğinde bile.)
  3. The company’s CEO staunchly believes in his product. (Şirketin CEO’su ürününe sıkı bir şekilde inanıyor.)
  4. She remained staunchly committed to her beliefs. (O, inançlarına sıkı bir şekilde bağlı kaldı.)
  5. He was a staunchly conservative politician. (O, sıkı bir şekilde muhafazakar bir politikacıydı.)
  6. The organization is staunchly opposed to animal testing. (Organizasyon hayvan deneylerine sıkı bir şekilde karşı.)
  7. She staunchly refused to compromise on her principles. (O, prensiplerinde sıkı bir şekilde taviz vermekten kaçındı.)
  8. He was staunchly loyal to his family. (O, ailesine sıkı bir şekilde bağlıydı.)
  9. The group is staunchly anti-war. (Grup, savaşa sıkı bir şekilde karşı.)
  10. She was a staunchly feminist writer. (O, sıkı bir şekilde feminist yazarlardandı.)
  11. The politician was staunchly in favor of gun control. (Politikacı, silah kontrolü lehinde sıkı bir şekilde.)
  12. The athlete was staunchly determined to win the race. (Sporcu, yarışı kazanmak için sıkı bir şekilde kararlıydı.)
  13. The organization was staunchly supportive of environmental conservation. (Organizasyon, çevre koruma konusunda sıkı bir şekilde destekleyiciydi.)
  14. He was a staunchly religious man. (O, sıkı bir şekilde dindar bir adamdı.)
  15. She staunchly defended her right to free speech. (O, özgür konuşma hakkını sıkı bir şekilde savundu.)
  16. The team was staunchly united in their pursuit of the championship. (Takım, şampiyonluğu kazanmak için sıkı bir şekilde birleşti.)
  17. The business owner was staunchly opposed to labor unions. (İş sahibi, işçi sendikalarına sıkı bir şekilde karşıydı.)
  18. The organization is staunchly committed to ending poverty. (Organizasyon, yoksulluğu sona erdirmeye sıkı bir şekilde bağlı.)
  19. He was staunchly opposed to any form of government intervention. (O, herhangi bir hükümet müdahalesine sıkı bir şekilde karşıydı.)
  20. The artist was staunchly dedicated to preserving traditional art forms. (Sanatçı, geleneksel

sanat formlarını korumaya sıkı bir şekilde adanmıştı.)

Not: İngilizce cümlelerin rengini kırmızı olarak belirttim.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.