Circumstances İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Circumstances İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Circumstances

Circumstances, Türkçe karşılığı olarak durum, şartlar, koşullar anlamına gelmektedir. İngilizce cümlelerde kullanıldığında genellikle bir durumun nasıl gerçekleştiği ya da gerçekleşeceği ile ilgili detayları ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. The circumstances of her death were mysterious. (Ölümünün şartları gizemliydi.)
2. He was forced to resign due to the circumstances. (Durumdan dolayı istifa etmek zorunda kaldı.)
3. The circumstances surrounding the accident are still unclear. (Kaza ile ilgili koşullar hala net değil.)
4. She was born into difficult circumstances. (Zor durumlara doğdu.)
5. The circumstances of the crime are being investigated. (Suçun koşulları araştırılıyor.)
6. Under these circumstances, we have no other choice but to cancel the event. (Bu koşullar altında, etkinliği iptal etmekten başka seçeneğimiz yok.)
7. The circumstances have changed since we last spoke. (Son görüşmemizden bu yana durum değişti.)
8. I can’t control the circumstances, but I can control my reaction to them. (Koşulları kontrol edemem, ama onlara tepkimizi kontrol edebilirim.)
9. She was able to overcome the difficult circumstances and succeed in her career. (Zor koşulları aşarak kariyerinde başarılı oldu.)
10. The circumstances may be challenging, but we must persevere. (Koşullar zor olabilir, ama biz ısrar etmeliyiz.)
11. We need to take into account the circumstances before making a decision. (Karar vermeden önce koşulları dikkate almamız gerekiyor.)
12. The circumstances forced us to postpone the project. (Durum proje ertelememize neden oldu.)
13. Despite the difficult circumstances, he remained optimistic. (Zor koşullara rağmen, iyimser kaldı.)
14. I’m sorry, but under the circumstances, we can’t offer a refund. (Üzgünüm, ancak durumlar böyleyken, geri ödeme yapamayız.)
15. The circumstances were not in our favor, but we still managed to win. (Koşullar bizim lehimize değildi, ama yine de kazanmayı başardık.)
16. The circumstances of the pandemic have changed the way we live our lives. (Pandeminin koşulları, hayatımızı değiştirdi.)
17. She was able to adapt to the new circumstances quickly. (Yeni koşullara hızlı bir şekilde uyum sağladı.)
18. We need to be flexible and adaptable to changing circumstances. (Değişen koşullara esnek ve uyumlu olmamız gerekiyor.)
19. I understand your circumstances and will try to accommodate your needs. (Durumunuzu anlıyorum ve ihtiyaçlarınıza uyum sağlamaya çalışacağım.)
20. The circumstances were beyond our control, but we did our best. (Dur

um bizim kontrolümüzde olmadı, ama elimizden gelenin en iyisini yaptık.)