Chuckle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chuckle İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chuckle Nedir?

Chuckle, kısık sesle gülmek veya hoş bir şekilde kıkırdamak anlamına gelen bir fiildir.

Örnek Cümleler:

  1. I couldn’t help but chuckle when I saw the baby trying to walk.
    (Türkçe: Bebeğin yürümeye çalışırken gördüğümde kıkırdamamak için kendimi alamadım.)

  2. The comedian’s jokes always make me chuckle.
    (Türkçe: Komedyenin şakaları beni her zaman kıkırdatır.)

  3. She chuckled softly at her own mistake.
    (Türkçe: Kendi hatasına nazikçe kıkırdadı.)

  4. The children began to chuckle when the clown appeared.
    (Türkçe: Palyaço ortaya çıktığında çocuklar kıkırdamaya başladı.)

  5. He couldn’t resist chuckling at the silly antics of the monkeys.
    (Türkçe: Maymunların aptalca hareketlerine karşı kıkırdamamayı başaramadı.)

  6. She chuckled at the memory of her embarrassing moment.
    (Türkçe: Utandırıcı anısını hatırlayarak kıkırdadı.)

  7. The old friends shared a chuckle over their silly mistakes.
    (Türkçe: Eski arkadaşlar aptalca hataları üzerine birlikte kıkırdadılar.)

  8. The funny cat video made everyone chuckle.
    (Türkçe: Komik kedi videosu herkesi kıkırdattı.)

  9. He tried to hide his chuckle behind his hand.
    (Türkçe: Kıkırdamasını elinin arkasında saklamaya çalıştı.)

  10. The silly pun made me chuckle out loud.
    (Türkçe: Aptalca kelime oyunu beni yüksek sesle kıkırdattı.)

  11. The audience chuckled at the comedian’s witty remark.
    (Türkçe: Seyirciler, komedyenin zeki yorumu üzerine kıkırdadılar.)

  12. She couldn’t help but chuckle when her cat chased its own tail.
    (Türkçe: Kedisi kendi kuyruğunu kovaladığında kıkırdamamak için kendini tutamadı.)

  13. The little boy’s giggle turned into a chuckle as he told his joke.
    (Türkçe: Küçük çocuğun kıkırdaması, şakasını anlatırken kıkırdama haline geldi.)

  14. The playful puppy made everyone in the room chuckle.
    (Türkçe: Oyunbaz köpek odadaki herkesi kıkırdattı.)

  15. She chuckled at the sight of her dog chasing its tail.
    (Türkçe: Köpeği kuyruğunu kovalarken gördüğünde kıkırdadı.)

  16. The absurdity of the situation caused me to chuckle.
    (Türkçe: Durumun saçmalığı beni kıkırdattı.)

  17. The group of friends chuckled at the memory of their wild college days.
    (Türkçe: Arkadaş grubu, çılg

ınlık dolu üniversite günlerinin anısına kıkırdadılar.)

  1. The comedian’s impressions always make me chuckle.
    (Türkçe: Komedyenin taklitleri her zaman beni kıkırdatır.)

  2. She couldn’t help but chuckle when her toddler tried to sing.
    (Türkçe: Küçük çocuğu şarkı söylemeye çalışırken kıkırdamamak için kendini alamadı.)

  3. His contagious chuckle had everyone in the room laughing.
    (Türkçe: Bulaşıcı kıkırdaması odadaki herkesi güldürdü.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.