Chirpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chirpy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Chirpy Nedir?

Chirpy, canlı ve neşeli bir şekilde ötmek anlamına gelir.

  1. My neighbor’s canary is always chirpy in the morning. (Komşumun kanaryası her sabah canlı bir şekilde ötüyor.)
  2. The children were chirpy and excited on their way to the amusement park. (Çocuklar eğlence parkına giderken canlı ve heyecanlılardı.)
  3. The chirpy tone of her voice cheered him up. (Ses tonunun canlılığı onu neşelendirdi.)
  4. The chirpy bird flew away when it saw me. (Canlı kuş beni görünce uçtu.)
  5. Even on rainy days, the chirpy flower shop owner greets his customers with a smile. (Yağmurlu günlerde bile, canlı çiçekçi müşterilerini gülümseyerek karşılıyor.)
  6. The chirpy sound of the stream was calming. (Dere suyunun canlı sesi sakinleştiriciydi.)
  7. The chirpy group of friends sang and danced together. (Canlı arkadaş grubu birlikte şarkı söyleyip dans ettiler.)
  8. The chirpy puppy wagged its tail happily. (Canlı yavru köpek mutlu bir şekilde kuyruğunu salladı.)
  9. She woke up feeling chirpy and ready to start the day. (Gününü canlı ve hazır hissederek uyandı.)
  10. The chirpy atmosphere in the park made her smile. (Parktaki canlı ortam onu gülümsetti.)
  11. The chirpy parrot imitated the sounds it heard perfectly. (Canlı papağan duyduğu sesleri mükemmel bir şekilde taklit etti.)
  12. The chirpy squirrel jumped from tree to tree. (Canlı sincap ağaçtan ağaca atladı.)
  13. The chirpy laughter of the children echoed through the playground. (Çocukların canlı kahkahası oyun alanında yankılandı.)
  14. The chirpy robin sang a beautiful melody. (Canlı robin güzel bir melodi söyledi.)
  15. The chirpy tone of her text message made him smile. (Metin mesajının canlı tonu onu güldürdü.)
  16. The chirpy chatter of the birds woke him up in the morning. (Kuşların canlı çıtırtısı onu sabah uyandırdı.)
  17. The chirpy personality of the saleswoman made the shopping experience more enjoyable. (Satış görevlisinin canlı kişiliği alışveriş deneyimini daha keyifli hale getirdi.)
  18. The chirpy frog croaked loudly in the pond. (Canlı kurbağa gölde yüksek sesle vakladı.)
  19. The chirpy atmosphere of the party was contagious. (Partinin canlı ortamı bulaşıcıydı.)
  20. The chirpy cricket chirped all night long. (Canlı kriket bütün gece çırpındı.)
  1. The chirpy mood of the crowd lifted her spirits. (Kalabalığın canlı havası ruh halini yükseltti.)
  2. The chirpy tone of her voice on the phone made him smile. (Telefonda ses tonu onu gülümsetti.)
  3. The chirpy sound of the seagulls added to the seaside ambiance. (Martıların canlı sesi deniz kıyısı atmosferine ekledi.)
  4. The chirpy little bird hopped around in the garden. (Küçük canlı kuş bahçede hopladı.)
  5. The chirpy conversation between the friends was filled with laughter. (Arkadaşlar arasındaki canlı konuşma kahkahalarla doluydu.)
  6. The chirpy greetings from the store owner made her feel welcome. (Mağaza sahibinin canlı selamları onu hoş karşılanmış hissettirdi.)
  7. The chirpy cricket in the backyard was keeping them awake. (Arka bahçedeki canlı kriket onları uykusuz bırakıyordu.)
  8. The chirpy sound of the music was energizing. (Müziğin canlı sesi enerjikti.)
  9. The chirpy laughter of the children playing in the park was infectious. (Parkta oynayan çocukların canlı kahkahası bulaşıcıydı.)
  10. The chirpy bluebird perched on a branch and sang its heart out. (Canlı mavi kuş bir dalın üzerinde kondu ve içinden geldiği gibi şarkı söyledi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.