Cakewalk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cakewalk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Cakewalk İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Türkçe Anlamı: Kolayca başarı elde edilen bir faaliyet veya görev.

  1. It was a cakewalk for her to win the singing competition. (Şarkı yarışmasını kazanmak onun için çocuk oyuncağıydı.)
  2. Getting an A in math is a cakewalk for him. (Matematikte A almak onun için çocuk oyuncağı.)
  3. The quiz was a cakewalk, I finished it in 10 minutes. (Test çocuk oyuncağı gibiydi, 10 dakikada bitirdim.)
  4. She said that running a marathon was a cakewalk for her. (Maraton koşmak onun için çocuk oyuncağıymış.)
  5. The project was a cakewalk because we had all the necessary resources. (Proje, gerekli tüm kaynaklara sahip olduğumuz için çocuk oyuncağı gibiydi.)
  6. He claimed that he could solve the puzzle in 5 minutes, saying it would be a cakewalk for him. (Puzzle’ı 5 dakikada çözebileceğini iddia etti, onun için çocuk oyuncağı olacağını söyledi.)
  7. The game was a cakewalk, I won without any difficulties. (Oyun çocuk oyuncağı gibiydi, hiç zorlanmadan kazandım.)
  8. For her, writing a novel is a cakewalk, she can write one in a week. (Onun için roman yazmak çocuk oyuncağı, bir haftada yazabilir.)
  9. With his skills, fixing the car was a cakewalk for him. (Becerileri sayesinde arabayı tamir etmek onun için çocuk oyuncağıydı.)
  10. They said the exam was a cakewalk, so they didn’t study much. (Sınavın çocuk oyuncağı olduğunu söylediler, bu yüzden pek çalışmadılar.)
  11. She said that cooking dinner for ten people was a cakewalk for her. (On kişilik akşam yemeği yapmanın onun için çocuk oyuncağı olduğunu söyledi.)
  12. She thought the dance performance was a cakewalk, but it turned out to be more challenging than she expected. (Dans performansının çocuk oyuncağı olacağını düşündü, ama beklediğinden daha zorlu çıktı.)
  13. The basketball game was a cakewalk, they won by a large margin. (Basketbol oyunu çocuk oyuncağı gibiydi, büyük bir farkla kazandılar.)
  14. With her experience, managing the project was a cakewalk for her. (Deneyimi sayesinde, proje yönetmek onun için çocuk oyuncağıydı.)
  15. She found the hiking trail to be a cakewalk, despite the steep incline. (Dik yokuşlara rağmen, doğa yürüyüşü rotasını çocuk o

yuncağı gibi buldu.)
16. He said that fixing the leaky faucet was a cakewalk, and he could do it in no time. (Sızan musluğu tamir etmenin onun için çocuk oyuncağı olduğunu söyledi ve bunu hiç zaman kaybetmeden yapabileceğini belirtti.)

  1. The baking contest was a cakewalk for the experienced baker. (Deneyimli fırıncı için pişirme yarışması çocuk oyuncağı gibiydi.)
  2. She breezed through the exam with ease, it was a cakewalk for her. (Sınavı kolayca geçti, onun için çocuk oyuncağı gibiydi.)
  3. Cleaning the house was a cakewalk, as they had a cleaning schedule in place. (Ev temizliği çocuk oyuncağı gibiydi, zaten bir temizlik programı hazırlamışlardı.)
  4. He said that lifting weights was a cakewalk for him, and he could easily lift twice his body weight. (Kaldırma ağırlıklarının onun için çocuk oyuncağı olduğunu söyledi ve kolayca kendi vücut ağırlığının iki katını kaldırabileceğini belirtti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.