Soak İnto İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soak İnto İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Soak into Nedir?

Soak into, bir şeyin içine girip, nüfuz etmek, sızmak, emilmek anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. The rain soaked into my clothes, and I was drenched. (Yağmur giysilerime sızdı ve ıslanmıştım.)
  2. The water in the sponge soaked into the countertop. (Süngerdeki su tezgaha emildi.)
  3. The music soaked into my soul and I felt alive again. (Müzik ruhuma işledi ve tekrar hayatta hissettim.)
  4. The sun’s warmth soaked into my skin on the beach. (Güneşin sıcaklığı sahilde tenime nüfuz etti.)
  5. The sauce soaked into the noodles and made them more flavorful. (Sos, noodle’lara sızarak daha lezzetli hale getirdi.)
  6. The ink soaked into the paper and made a mess. (Mürekkep kağıda sızdı ve karışıklık yarattı.)
  7. He watched the sunset, letting its beauty soak into his soul. (Güneşin batışını izleyerek, güzelliğinin ruhuna sızmasına izin verdi.)
  8. The moisturizer soaked into her skin, leaving it soft and supple. (Nemlendirici krem, cildine nüfuz ederek onu yumuşak ve esnek bıraktı.)
  9. The marinade soaked into the meat, making it tender and flavorful. (Marinat, ete sızarak onu daha yumuşak ve lezzetli hale getirdi.)
  10. The tea soaked into the tea bag, infusing it with flavor. (Çay, çay poşetine nüfuz ederek onu lezzetlendirdi.)
  11. The smell of freshly baked bread soaked into the air. (Taze pişmiş ekmek kokusu havaya sızdı.)
  12. The paint soaked into the canvas, creating a beautiful masterpiece. (Boya, tuvale nüfuz ederek güzel bir başyapıt yarattı.)
  13. He watched the movie, letting its message soak into

    his mind. (Filmi izleyerek, mesajının aklının derinliklerine işlemesine izin verdi.)

  14. The oil soaked into the fabric, leaving a stain. (Yağ, kumaşa sızarak leke bıraktı.)
  15. The snow soaked into the ground, replenishing the water supply. (Kar, toprağa nüfuz ederek su kaynağını yeniledi.)
  16. She sat in the hot tub, letting the warm water soak into her muscles. (Sıcak küvette oturarak, sıcak suyun kaslarına nüfuz etmesine izin verdi.)
  17. The cream soaked into the cake, making it moist and delicious. (Krem, keke sızarak onu nemli ve lezzetli hale getirdi.)
  18. The fertilizer soaked into the soil, helping the plants grow. (Gübre, toprağa nüfuz ederek bitkilerin büyümesine yardımcı oldu.)
  19. The coffee soaked into the filter, making a rich, flavorful brew. (Kahve, filtre kağıdına sızarak zengin ve lezzetli bir demleme yaptı.)
  20. The scent of lavender soaked into the room, creating a relaxing atmosphere. (Lavanta kokusu, odaya sızarak rahatlatıcı bir atmosfer yarattı.)
  21. The sweat soaked into his shirt, making it damp. (Ter, gömleğine sızarak nemli hale getirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.