Cage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Cage
Cage, Türkçe’de “kafes” anlamına gelir. Birçok farklı amaç için kullanılabilen bir eşya türüdür. Hayvanları korumak, insanları güvende tutmak, dekoratif amaçlar için kullanmak veya spor ve yarışma alanlarında kullanmak gibi çeşitli amaçlarla kullanılabilir.
Örnek cümleler:
- The bird was kept in a cage. (Kuş kafeste tutuldu.)
- The lions were pacing back and forth in their cage. (Aslanlar kafeslerinde önünden arkasından yürüyorlardı.)
- He was sentenced to ten years in a cage. (O, on yıl boyunca kafeste kalacak şekilde mahkum edildi.)
- The cage was made of sturdy metal bars. (Kafes sağlam metal çubuklardan yapılmıştı.)
- The rabbit hopped around in its cage. (Tavşan kafesinde hoplayıp zıpladı.)
- They locked the prisoner in a small cage. (Mahkumu küçük bir kafese kilitlediler.)
- The circus animals were transported in cages. (Sirk hayvanları kafeslerde taşındı.)
- The cage was too small for the monkey to move around in. (Kafes maymunun hareket edebileceği kadar büyük değildi.)
- The tiger roared loudly in its cage. (Kaplan kafesinde yüksek sesle kükredi.)
- The bird managed to escape from its cage. (Kuş kafesinden kaçmayı başardı.)
- The prisoners were housed in cramped cages. (Mahkumlar sıkışık kafeslerde barındırıldı.)
- The zookeeper cleaned the animal cages every morning. (Hayvanat bahçesi görevlisi her sabah hayvan kafeslerini temizler.)
- The lioness gave birth to her cubs in the cage. (Dişi aslan yavrularını kafesinde doğurdu.)
- The rabbit’s cage was filled with fresh hay. (Tavşanın kafesi taze samanla doluydu.)
- The canary sang sweetly in its cage. (Kanarya kafesinde tatlı tatlı ötüyordu.)
- The protesters were locked in a cage by the police. (Protestocular polis tarafından kafese kapatıldı.)
- The athlete spent hours training in the cage. (Sporcu saatlerce kafeste antrenman yaptı.)
- The cage was too heavy to move without assistance. (Kafes yardım olmadan hareket ettirilemeyecek kadar ağırdı.)
- The monkey was swinging from the bars of its cage. (Maymun kafesinin çubuklarından sallanıyordu.)
- The parrot learned to speak while in its cage. (Papağan kafesinde konuşmayı öğrendi.)
- The hamster was running on its wheel inside the cage. (Hamster kafesinin içinde koşu bandında koşuyordu.)
- The police officer opened the cage and freed the trapped cat. (Polis memuru kafesi açtı ve sıkışmış kediyi kurtardı.)
- The fighter was locked in a cage before his match. (Dövüşçü maçından önce kafese kapatıldı.)
- The butterfly was gently released from the cage and flew away. (Kelebek kafesten nazikçe salındı ve uçtu.)
- The tiger paced impatiently in its cage, waiting for its food. (Kaplan yiyeği beklerken sabırsızlıkla kafesinde yürüdü.)
- The scientists observed the behavior of the monkeys in their cages. (Bilim adamları maymunların kafeslerindeki davranışlarını gözlemlediler.)
- The decoration shop sells decorative bird cages for home decor. (Dekorasyon mağazası ev dekorasyonu için süs kuş kafesi satıyor.)
- The bird lover spent hours admiring the different bird species in their cages. (Kuş sever farklı kuş türlerini kafeslerinde hayranlıkla izledi.)
- The cat snuggled up inside its cozy cage for a nap. (Kedi uykusu için rahat kafesine kıvrıldı.)
- The circus performers practiced their acts inside the safety of the cages. (Sirk sanatçıları numaralarını kafeslerin güvenliğinde çalıştılar.)
Hemen Yorum Yaz