İntense İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İntense İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Intense Nedir?


Intense kelimesi, yoğun, şiddetli, kuvvetli, sert anlamlarına gelir. Bir durum, duygu veya etkinliğin güçlü bir şekilde hissedilmesi veya yaşanması durumunda kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. The intense heat of the sun made me feel dizzy. (Güneşin yoğun sıcağı beni baş döndürdü.)
  2. She had an intense passion for music. (Müziğe yoğun bir tutkusu vardı.)
  3. The team had an intense training session before the match. (Takım maç öncesi yoğun bir antrenman seansı yaptı.)
  4. The movie’s intense scenes left me on the edge of my seat. (Filmdeki yoğun sahneler beni koltuğumun kenarına oturttu.)
  5. The intense pressure caused him to make a mistake. (Yoğun baskı onun hata yapmasına neden oldu.)
  6. She felt an intense pain in her chest. (Göğsünde yoğun bir ağrı hissetti.)
  7. The storm brought intense winds and rain. (Fırtına yoğun rüzgar ve yağmur getirdi.)
  8. The intense colors of the sunset were breathtaking. (Gün batımının yoğun renkleri nefes kesiciydi.)
  9. The meeting was filled with intense discussion and debate. (Toplantı yoğun tartışma ve çekişmelerle doluydu.)
  10. He had an intense fear of heights. (Yükseklik korkusu yoğun bir şekilde hissediyordu.)
  11. The concert was an intense experience that she would never forget. (Konser, unutamayacağı yoğun bir deneyimdi.)
  12. The intense competition made the athletes perform their best. (Yoğun rekabet, sporcuların en iyisini yapmalarına neden oldu.)
  13. The intense focus of the artist was evident in every stroke of the brush. (Sanatçının yoğun odaklanması, her fırça darbesinde açıkça görülebiliyordu.)
  14. The intense aroma of the coffee filled the room. (Kahvenin yoğun kokusu odayı doldurdu.)
  15. The intense emotions of the moment were too much for her to handle. (Anın yoğun duyguları, onun için fazla geldi.)
  16. The play had an intense impact on the audience. (Oyun seyirciler üzerinde yoğun bir etki bıraktı.)
  17. The intense flavor of the spicy food made her eyes water. (Baharatlı yiyeceklerin yoğun tadı, gözlerini sulandırdı.)
  18. The intense pressure of the job caused him to burn out quickly. (İşin yoğun baskısı onun hızlıca tükenmesine neden oldu.)
  19. The intense attraction between them was undeniable. (Aralarındaki yoğun çekim, inkar edilemezdi.)
  20. The intense effort of the rescue team saved the lives of many people. (Kurtarma ekibinin yoğun çabası, birçok insan

‘nin hayatını kurtardı.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Güneşin yoğun sıcağı beni baş döndürdü.
  2. Müziğe yoğun bir tutkusu vardı.
  3. Takım maç öncesi yoğun bir antrenman seansı yaptı.
  4. Filmdeki yoğun sahneler beni koltuğumun kenarına oturttu.
  5. Yoğun baskı onun hata yapmasına neden oldu.
  6. Göğsünde yoğun bir ağrı hissetti.
  7. Fırtına yoğun rüzgar ve yağmur getirdi.
  8. Gün batımının yoğun renkleri nefes kesiciydi.
  9. Toplantı yoğun tartışma ve çekişmelerle doluydu.
  10. Yükseklik korkusu yoğun bir şekilde hissediyordu.
  11. Konser, unutamayacağı yoğun bir deneyimdi.
  12. Yoğun rekabet, sporcuların en iyisini yapmalarına neden oldu.
  13. Sanatçının yoğun odaklanması, her fırça darbesinde açıkça görülebiliyordu.
  14. Kahvenin yoğun kokusu odayı doldurdu.
  15. Anın yoğun duyguları, onun için fazla geldi.
  16. Oyun seyirciler üzerinde yoğun bir etki bıraktı.
  17. Baharatlı yiyeceklerin yoğun tadı, gözlerini sulandırdı.
  18. İşin yoğun baskısı onun hızlıca tükenmesine neden oldu.
  19. Aralarındaki yoğun çekim, inkar edilemezdi.
  20. Kurtarma ekibinin yoğun çabası, birçok insanın hayatını kurtardı.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.