Burst İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Burst
Burst, Türkçe anlamıyla “patlama, şiddetli açılma veya kopma” anlamına gelir. Aşağıda İngilizce cümle içinde kullanım örnekleri verilmiştir:
- The balloon burst when he tried to blow it up too much. (Balon çok şişirilmeye çalışıldığında patladı.)
- The dam burst after heavy rainfalls. (Şiddetli yağışların ardından baraj yıkıldı.)
- She burst into tears when she heard the sad news. (Üzücü haberi duyduğunda gözyaşlarına boğuldu.)
- The athlete burst out of the starting blocks. (Sporcu, start bloklarından fırladı.)
- The flower burst into bloom in the spring. (Çiçekler baharda açılmaya başlar.)
- The water pipe burst and flooded the basement. (Su borusu patladı ve bodrumu su bastı.)
- He burst into laughter at the joke. (Şakaya gülmekten kendini alamadı.)
- The singer burst into song as soon as she stepped onto the stage. (Sanatçı, sahneye çıkar çıkmaz şarkı söylemeye başladı.)
- The sun burst through the clouds. (Güneş bulutların arasından fırladı.)
- The dam burst and caused a catastrophic flood. (Baraj yıkıldı ve felaket boyutunda bir sel oluştu.)
- The car tire burst on the highway. (Araç lastiği yolda patladı.)
- The fireworks burst into colorful explosions in the sky. (Havai fişekler gökyüzünde renkli patlamalar yarattı.)
- The bubble burst when she touched it. (Kabarcık dokunduğunda patladı.)
- The singer’s voice burst with emotion. (Sanatçının sesi duygularıyla birlikte coştu.)
- The popcorn burst out of the pan. (Patlamış mısır tencereden fırladı.)
- The volcano burst with lava and ash. (Volkan lav ve külle patladı.)
- The dam burst due to poor maintenance. (Baraj bakımının yetersiz olması nedeniyle yıkıldı.)
- The sunburst design on the wall added a nice touch to the room. (Duvarlardaki güneş ışını deseni odaya hoş bir dokunuş kattı.)
- The dam burst unexpectedly and caught everyone off guard. (Baraj beklenmedik bir şekilde yıkıldı ve herkesi şaşırttı.)
- The bubble burst, leaving nothing but air. (Kabarcık patladı ve sadece hava kaldı.)
Burst (devam)
- The singer’s performance was so powerful that it felt like her heart would burst with passion. (Sanatçının performansı o kadar etkileyiciydi ki tutkusuyla kalbi patlayacak gibi hissetti.)
- The dam burst caused a huge wave of water to rush down the valley. (Baraj yıkılması, vadide büyük bir su dalgasına neden oldu.)
- The crowd burst into applause when the band finished their song. (Grup şarkılarını bitirdiğinde kalabalık alkışlamaya başladı.)
- The bubble burst and covered her face with soap suds. (Kabarcık patladı ve yüzünü sabun köpüğüyle kapladı.)
- The storm burst with lightning and thunder. (Fırtına şimşek ve gök gürültüsüyle patladı.)
- The pressure inside the container caused it to burst open. (Kap içindeki basınç, onun açılmasına neden oldu.)
- The dam burst led to the loss of many homes and lives. (Baraj yıkılması, birçok ev ve can kaybına neden oldu.)
- The balloon burst in her face, startling her. (Balon yüzüne patladı ve onu korkuttu.)
- The excitement in the room was palpable and it seemed like it was about to burst at any moment. (Odadaki heyecan hissedilebilirdi ve her an patlayacak gibi görünüyordu.)
- The heat of the sun caused the fruit to burst open and release its seeds. (Güneşin sıcağı meyvenin patlayarak tohumlarını serbest bırakmasına neden oldu.)
Hemen Yorum Yaz