İnsightful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Insightful
Türkçe Anlamı: Bilgece, aydınlatıcı, içgörülü
- The speaker gave an insightful analysis of the current economic situation. (Konuşmacı, mevcut ekonomik durumun içgörülü bir analizini verdi.)
- Her insightful comments helped me to understand the issue more deeply. (Onun aydınlatıcı yorumları, konuyu daha derinlemesine anlamama yardımcı oldu.)
- The book offers insightful observations about human behavior. (Kitap, insan davranışları hakkında bilgece gözlemler sunuyor.)
- His insightful suggestions for improvement were greatly appreciated. (İyileştirme için önerdiği içgörülü öneriler büyük takdir topladı.)
- The article provided insightful information on the history of the region. (Makale, bölgenin tarihine dair aydınlatıcı bilgiler sağladı.)
- The keynote speaker delivered an insightful speech on the future of technology. (Ana konuşmacı, teknolojinin geleceği hakkında bilgece bir konuşma yaptı.)
- His insightful observations about the market trends helped us make informed decisions. (Piyasa trendleri hakkındaki içgörülü gözlemleri, bilinçli kararlar almamıza yardımcı oldu.)
- The film is an insightful commentary on modern society. (Film, modern toplum hakkında bilgece bir yorum yapmaktadır.)
- Her insightful advice helped me to navigate through a difficult situation. (Onun bilgece tavsiyeleri, zor bir durumda yol almama yardımcı oldu.)
- The artist’s work offers an insightful perspective on contemporary art. (Sanatçının eserleri, çağdaş sanat hakkında bilgece bir bakış açısı sunuyor.)
- His insightful analysis of the problem helped us to find a solution. (Problemin içgörülü bir analizi, bir çözüm bulmamıza yardımcı oldu.)
- The professor’s lectures were always insightful and engaging. (Profesörün dersleri her zaman içgörülü ve ilgi çekiciydi.)
- Her insightful questions challenged us to think more deeply about the topic. (Onun aydınlatıcı soruları, konu hakkında daha derinlemesine düşünmemize meydan okudu.)
- The consultant provided insightful recommendations for improving business processes. (Danışman, iş süreçlerini iyileştirmek için içgörülü öneriler sağladı.)
- The novel offers an insightful portrayal of human relationships. (Roman, insan ilişkilerinin bilgece bir tasvirini sunar.)
- His insightful analysis of the data revealed some interesting patterns. (Verilerin içgörülü analizi, ilginç bazı desenleri ortaya çıkardı.)
- The report provided insightful insights into consumer behavior. (Rapor, tüketici davranışları hakkında aydınlatıcı içgörüler sağladı.)
- Her insightful comments sparked an interesting discussion among the group. (Onun aydınlatıcı yorumları, grupta ilginç bir tartışma
- The CEO’s insightful vision for the company’s future inspired the team. (CEO’nun şirketin geleceği için bilgece vizyonu, takımı ilham verdi.)
- The historian’s insightful analysis of the historical events shed new light on the subject. (Tarihçinin tarihi olayların içgörülü analizi, konuda yeni bir ışık tuttu.)
Hemen Yorum Yaz