Smudgy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Smudgy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Smudgy

Smudgy, “kirli, lekeli veya düzensiz” anlamına gelen sıfat bir kelimedir.

1. The artist created a smudgy effect by blending different colors together. (Sanatçı, farklı renkleri birleştirerek smudgy bir etki yarattı.)
2. Her makeup looked smudgy after being exposed to the rain. (Yağmura maruz kaldıktan sonra makyajı smudgy görünüyordu.)
3. The smudgy handwriting made it difficult to read the note. (Smudgy el yazısı notu okumayı zorlaştırdı.)
4. He tried to clean the smudgy window, but it remained streaky. (Smudgy pencereyi temizlemeye çalıştı, ancak hala çizgili kaldı.)
5. The smudgy fingerprints on the wall suggested that someone had been there. (Duvarın smudgy parmak izleri, birinin orada olduğunu gösteriyordu.)
6. The smudgy surface of the painting gave it an antique look. (Tablonun smudgy yüzeyi, antika bir görünüm kazandırdı.)
7. The smudgy image on the screen was difficult to make out. (Ekrandaki smudgy görüntüyü çıkarmak zordu.)
8. The smudgy corners of the room needed to be cleaned. (Odanın smudgy köşeleri temizlenmeliydi.)
9. The smudgy print of the document made it hard to read. (Belgenin smudgy baskısı okumayı zorlaştırdı.)
10. Her smudgy fingers left marks on the clean paper. (Smudgy parmakları temiz kağıda iz bıraktı.)
11. The smudgy appearance of the cake indicated that it had been dropped. (Pastanın smudgy görünümü, düşürülmüş olduğunu gösteriyordu.)
12. The smudgy makeup was not suitable for the formal event. (Smudgy makyaj resmi etkinlik için uygun değildi.)
13. The smudgy paint on the wall needed to be touched up. (Duvarın smudgy boyası düzeltilmeliydi.)
14. The smudgy glass was difficult to see through. (Smudgy camdan görülmek zordu.)
15. The smudgy print on the shirt ruined its appearance. (Gömleğin smudgy baskısı görünümünü mahvetti.)
16. The smudgy outline of the drawing gave it a unique texture. (Çizimin smudgy çizgisi ona benzersiz bir dokuya sahip yaptı.)
17. The smudgy residue on the countertop needed to be wiped away. (Bölmesin üzerindeki smudgy kalıntı silinmeliydi.)
18. The smudgy border of the photo gave it a vintage feel. (Fotoğrafın smudgy kenarı ona antika bir his verdi.)
19. The smudgy texture of the fabric was intentional in the designer’s vision. (Kumaşın smudgy dokusu tasarımcının vizyonunda amaçlanmıştı.)
20. The smudgy ink

on the paper made the writing illegible. (Kağıt üzerindeki smudgy mürekkep yazıyı okunaksız hale getirdi.)