Burdensome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burdensome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Burdensome Nedir?

Burdensome kelimesi Türkçede “yük oluşturan, ağır, sıkıntılı” gibi anlamlara gelir. Bir şeyin ya da durumun zorlayıcı ve yorucu olması durumunda kullanılır.

1. The government’s burdensome regulations made it difficult for small businesses to survive. (Hükümetin yükleyici düzenlemeleri küçük işletmelerin hayatta kalmasını zorlaştırdı.)
2. The cost of the new equipment was too burdensome for the company to afford. (Yeni ekipmanın maliyeti şirket için karşılanması zor bir yük oluşturdu.)
3. His father’s illness had become a burdensome responsibility for him. (Babasının hastalığı onun için yorucu bir sorumluluk haline gelmişti.)
4. The student found the workload of the new semester to be burdensome. (Öğrenci yeni dönemdeki iş yükünü ağır buldu.)
5. The process of obtaining a visa can be burdensome and time-consuming. (Vize alım süreci yorucu ve zaman alıcı olabilir.)
6. The weight of the backpack was burdensome for the hiker to carry. (Sırt çantasının ağırlığı yürüyüşçü için taşımakta yorucu oldu.)
7. The company’s debt had become a burdensome issue for its financial stability. (Şirketin borcu finansal istikrarı için yorucu bir sorun haline gelmişti.)
8. The task of organizing the company’s annual event was burdensome for the event planner. (Şirketin yıllık etkinliğini düzenleme görevi etkinlik planlayıcısı için zorlayıcıydı.)
9. The process of moving to a new house can be burdensome, especially with a family. (Yeni bir eve taşınma süreci özellikle bir aileyle birlikte yorucu olabilir.)
10. The strict dress code at work was burdensome for the employees. (İşyerindeki sıkı giyim kuralları çalışanlar için yorucu bir durumdu.)
11. The burden of taking care of her elderly parents had become too much for her to handle. (Yaşlı ebeveynlerinin bakımı onun için taşıması zor bir yük haline gelmişti.)
12. The long commute to work every day was a burdensome routine for the employee. (Her gün işe uzun bir yolculuk yapmak çalışan için yorucu bir rutin haline gelmişti.)
13. The company’s strict policies were burdensome for the employees to follow. (Şirketin sıkı politikaları çalışanların takip etmesi için zorlayıcıydı.)
14. The cost of healthcare can be a burdensome expense for many families. (Sağlık harcamalarının maliyeti birçok aile için ağır bir yük olabilir.)
15. The process of applying for a loan was burdensome and required a lot of paperwork. (Kredi başvuru süreci yorucu ve birçok belge gerektiriyordu.)

16. The burden of proof is on the plaintiff in a court case. (Dava sürecinde ispat yükü davacıdadır.)
17. The high taxes were a burdensome issue for many small business owners. (Yüksek vergiler birçok küçük işletme sahibi için yorucu bir sorun oluşturuyordu.)
18. The constant noise from the construction site was burdensome for the nearby residents. (Yakındaki sakinler için inşaat alanından gelen sürekli gürültü yorucu bir durumdu.)
19. The burden of guilt weighed heavily on his conscience. (Suçluluk duygusu onun vicdanında ağır bir yük olarak hissediliyordu.)
20. The burden of responsibility fell on her shoulders when her boss went on vacation. (Patronu tatile çıktığında sorumluluk yükü omuzlarına düştü.)