Brazen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brazen İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Brazen

Brazen, utanmazlıkla, ahlaksızlıkla veya cüretle ilgili bir sıfat olarak kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. He was brazen enough to lie to his boss’s face. (O, patronunun yüzüne yalan söyleyecek kadar yüzsüzdü.)
  2. Her brazen behavior at the party shocked everyone. (Partideki utanmaz davranışı herkesi şok etti.)
  3. The thief made a brazen attempt to steal the diamond necklace from the jewelry store. (Hırsız, mücevher mağazasından elmas kolyeyi çalmak için cüretkar bir girişimde bulundu.)
  4. She showed a brazen disregard for the rules. (Kurallara karşı utanmaz bir şekilde saygısızlık gösterdi.)
  5. His brazen attitude got him into trouble with the law. (Onun yüzsüz tavırları, onu kanunla başı belaya soktu.)
  6. The brazen disregard for the environment is causing irreparable damage. (Çevreye utanç verici şekilde saygısızlık, geri dönüşü olmayan hasara neden oluyor.)
  7. The CEO’s brazen misuse of company funds led to his resignation. (CEO’nun şirket fonlarını yüzsüzce kötüye kullanması istifasına neden oldu.)
  8. She has a brazen attitude that some people find refreshing. (Bazı insanların ferahlık bulduğu bir yüzsüzlük tavrı var.)
  9. His brazen lies landed him in hot water. (Onun yüzsüz yalanları, başının belaya girmesine neden oldu.)
  10. The brazen corruption of government officials is a major concern. (Hükümet yetkililerinin yüzsüz yolsuzluğu büyük bir endişe kaynağı.)
  11. The brazen display of wealth made many people uncomfortable. (Zenginliğin yüzsüz bir şekilde sergilenmesi birçok insanı rahatsız etti.)
  12. The brazen attempt to cheat was quickly exposed. (Hile yapma cüretkar girişimi hızlı bir şekilde ortaya çıkarıldı.)
  13. She showed a brazen disregard for her safety by driving without a seatbelt. (Emniyet kemerini takmadan araba kullanarak, kendi güvenliğine utanç verici şekilde saygısızlık gösterdi.)
  14. The brazen act of vandalism angered the community. (Vandalizmin yüzsüz eylemi, toplumu öfkelendirdi.)
  15. He had the brazen nerve to ask for a raise after only two weeks on the job. (Sadece iki hafta çalıştıktan sonra zam isteme yüzsüzlüğüne sahipti.)
  16. The brazen defiance of the protesters led to their arrest. (Protestocuların yüzsüz itaatsizliği, tutuklanmalarına neden oldu.)
  17. She had the brazen audacity to interrupt the meeting with her personal phone call. (Kişisel telefon görüşmesiyle toplantıyı kesmek için

yüzsüzlük gösterdi.)
18. The brazen cheating scandal rocked the sports world. (Yüzsüz hile skandalı, spor dünyasını sarsıldı.)

  1. His brazen behavior finally caught up with him and he was fired from his job. (Onun yüzsüz davranışları sonunda ona yakalandı ve işinden kovuldu.)
  2. The brazen lies told by the politician were uncovered by the media. (Politikacının yüzsüzce söylediği yalanlar, medya tarafından ortaya çıkarıldı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.