İnert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İnert (Türkçe Anlamı: Durgun, Etkisiz)

İnert kelimesi genellikle kimya ve fizik alanlarında kullanılan bir kelimedir. Kimyasal bir maddenin inert olması, başka kimyasal maddelerle tepkimeye girmediği anlamına gelir. Fiziksel anlamda, inertlik hareketsizlik veya etkisizlik durumunu ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. The noble gases are known for their inert nature. (Asil gazlar, inert doğalarıyla tanınırlar.)
  2. The car’s airbag system is designed to protect the passengers from inertial forces during an accident. (Arabanın hava yastığı sistemi, kazalarda yolcuları inertial kuvvetlerden korumak için tasarlanmıştır.)
  3. The patient’s condition was inert, and the doctor needed to find a way to stimulate their immune system. (Hastanın durumu inertti ve doktor, bağışıklık sistemini uyarmanın bir yolunu bulmak zorundaydı.)
  4. This chemical is inert and won’t react with other substances. (Bu kimyasal madde inerttir ve diğer maddelerle tepkimeye girmez.)
  5. The rock appeared inert on the surface, but was actually teeming with microscopic life. (Kayalar yüzeyde inert görünüyordu, ancak aslında mikroskobik yaşamla doluydu.)
  6. He sat there with an inert expression on his face, giving no indication of what he was thinking. (Yüzünde inert bir ifadeyle orada oturdu, ne düşündüğüne dair hiçbir işaret vermedi.)
  7. The new employee was initially inert, but soon found their footing and became a valuable asset to the team. (Yeni çalışan başlangıçta inertti, ancak kısa sürede kendine geldi ve takım için değerli bir varlık haline geldi.)
  8. The company’s sales were inert for months, until they launched a new advertising campaign. (Şirketin satışları aylar boyunca inertti, ta ki yeni bir reklam kampanyası başlatana kadar.)
  9. The athlete’s movements were slow and inert, indicating a lack of energy or motivation. (Sporcunun hareketleri yavaş ve inertti, enerji veya motivasyon eksikliğini gösteriyordu.)
  10. The ocean was calm and inert, with no sign of any impending storms. (Deniz sakin ve inertti, yaklaşan fırtınanın hiçbir işaretini göstermiyordu.)
  11. The museum’s exhibit was filled with inert artifacts that had been carefully preserved over the centuries. (Müzenin sergisi, yüzyıllar boyunca özenle korunmuş inert eserlerle doluydu.)
  12. The party was initially quite inert, but once the music started, everyone began to dance. (Parti başlangıçta oldukça inertti, ancak müzik çalmaya başladığında herkes dans etmeye başladı.)
  13. The plant’s growth had become inert, and the gardener needed to adjust its fertilizer and watering schedule. (Bitkin
  1. The plant’s growth had become inert, and the gardener needed to adjust its fertilizer and watering schedule. (Bitkinin büyümesi inert hale gelmişti ve bahçıvan, gübreleme ve sulama programını ayarlamak zorundaydı.)
  2. The spaceship’s engines failed, leaving it inert and adrift in space. (Uzay gemisinin motorları arızalandı, onu inert ve uzayda sürüklenen hale getirdi.)
  3. The conversation was inert, with neither person really engaging in the topic at hand. (Sohbet inertti, hiç kimse gerçekten ele alınan konuya dahil olmamıştı.)
  4. The construction project was held up due to an inert bureaucracy that was slow to approve permits. (İnşaat projesi, izinleri onaylamakta yavaş olan inert bir bürokrasi yüzünden durdu.)
  5. The oil spill had a devastating effect on the ecosystem, leaving the once-thriving ecosystem inert and lifeless. (Petrol sızıntısı ekosisteme yıkıcı bir etki yapmış, bir zamanlar canlı olan ekosistemi inert ve cansız bırakmıştır.)
  6. The author’s writing style was often criticized for being inert and lacking in energy. (Yazarın yazım tarzı sıklıkla inert ve enerjiden yoksun olduğu için eleştirildi.)
  7. The experiment yielded inert results, providing no significant data for further analysis. (Deney inert sonuçlar verdi, daha fazla analiz için önemli veriler sağlamadı.)
  8. The city’s nightlife had become inert, with few exciting events or venues for people to enjoy. (Şehrin gece hayatı inert hale gelmiş, insanların keyif alabileceği az sayıda heyecan verici etkinlik veya mekan bulunmaktadır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.