Box İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Box İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Box Nedir?

Box, genellikle karton veya ahşap malzemeden yapılmış, eşyaları saklamak veya taşımak için kullanılan bir konteynırdır.

Örnek Cümleler:

1. The box is too heavy to lift. (Kutu kaldırmak için çok ağır.)
2. Please pack all of your belongings into this box. (Lütfen tüm eşyalarınızı bu kutuya koyun.)
3. Can you give me a box to put this gift in? (Bu hediyeyi koymak için bana bir kutu verebilir misin?)
4. I keep all of my important documents in a box in the closet. (Tüm önemli belgelerimi dolapta bir kutuda saklarım.)
5. The movers used a box truck to transport all of our furniture. (Taşıyıcılar tüm mobilyalarımızı taşımak için bir kamyonet kullandılar.)
6. The children made a fort out of a large box. (Çocuklar büyük bir kutudan kale yaptılar.)
7. The package arrived in a damaged box. (Paket hasarlı bir kutuda geldi.)
8. The cashier put the chocolates in a box and tied it with a ribbon. (Kasiyer çikolataları bir kutuya koydu ve kurdele ile bağladı.)
9. She carefully wrapped the vase in bubble wrap before placing it in the box. (Vazoyu kutuya koymadan önce balonlu naylonla özenle sarar.)
10. The deliveryman left the package outside the door because it was too large for the box. (Teslimatçı kutu için çok büyük olduğu için paketi kapının önünde bıraktı.)
11. The room was cluttered with boxes of various sizes. (Oda çeşitli boyutlarda kutularla dağınık haldeydi.)
12. The gift box was beautifully decorated with a bow and ribbon. (Hediye kutusu bir kurdele ve şeritle güzelce süslenmişti.)
13. He stacked the boxes neatly in the corner of the room. (Kutuları odanın köşesinde düzenli bir şekilde yığdı.)
14. I found some old photographs in a box in the attic. (Çatı katında bir kutuda bazı eski fotoğraflar buldum.)
15. The company’s logo was printed on the side of the box. (Şirketin logosu kutunun yanına basılmıştı.)
16.

16. The fragile items were marked with a “fragile” label on the box. (Kırılgan eşyalar kutunun üzerine “kırılabilir” etiketi ile işaretlendi.)
17. The storage room was filled with boxes of old books and papers. (Depo eski kitaplar ve kağıtların kutularıyla doluydu.)
18. The children eagerly opened the box to see what was inside. (Çocuklar kutuyu heyecanla açtılar içinde ne olduğunu görmek için.)
19. She put her shoes back in the box after wearing them. (Ayakkabıları giydikten sonra tekrar kutuya koydu.)
20. The moving company provided us with plenty of boxes for packing our belongings. (Taşıma şirketi eşyalarımızı paketlemek için bize yeterli miktarda kutu sağladı.)