Border İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Border İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Border

Border, bir yüzeyin kenarını belirleyen bir çizgidir.

1. The border of the painting was damaged during the move. (Resmin kenarı taşınırken hasar gördü.)
2. The fence marks the border between our property and theirs. (Çit, mülkümüzle onların arasındaki sınırı belirler.)
3. The border between the two countries is heavily guarded. (İki ülke arasındaki sınır ağır güvenlik önlemleriyle korunur.)
4. The border of the page is too narrow for this much text. (Sayfanın kenar boşluğu, bu kadar metin için çok dar.)
5. The border of the quilt was embroidered with a delicate pattern. (Yorganın kenarı, zarif bir desenle nakışlanmıştı.)
6. We had to stop at the border to show our passports. (Pasaportlarımızı göstermek için sınırda durmamız gerekti.)
7. The border between reality and fantasy is often blurred in dreams. (Gerçeklik ile hayal arasındaki sınır, rüyalarda sıklıkla bulanıktır.)
8. The map showed the border between the two provinces. (Harita, iki il arasındaki sınırı gösterdi.)
9. The border guards checked the car for contraband. (Sınır muhafızları, arabayı kaçak eşya açısından kontrol ettiler.)
10. The border between right and wrong is not always clear. (Doğru ile yanlış arasındaki sınır her zaman net değildir.)
11. The flowers were planted along the border of the garden. (Çiçekler bahçenin sınırına dikildi.)
12. The border between the sea and the sky was indistinguishable on the horizon. (Deniz ile gökyüzü arasındaki sınır, ufukta ayırt edilemezdi.)
13. The border of the pie crust was flaky and golden brown. (Turta kabuğunun kenarı gevrek ve altın rengiydi.)
14. The border between love and hate is a thin line. (Aşk ile nefret arasındaki sınır ince bir çizgidir.)
15. The border patrol arrested several illegal immigrants. (Sınır devriyesi birkaç kaçak göçmeni tutukladı.)
16. The border between the living and the dead is a mystery. (Canlılar ile ölüler arasındaki sınır bir sır olarak kalmaktadır.)
17. The border of the park was lined with colorful flowers. (Parkın sınırı renkli çiçeklerle çevrilmişti.)
18. The border crossing was closed due to the heavy snowfall. (Yoğun kar yağışı nedeniyle sınır kapısı kapalıydı.)
19. The border between truth and lies is a matter of perspective. (Doğru ile yanlış arasındaki sınır bir bakış açısı meselesidir.)
20. The border of the lake was dotted with small boats. (Gölün sınırı küçük teknelerle doluydu.)

Border (Devamı)

21. The border between the two shades of paint was not perfectly straight. (İki boya rengi arasındaki sınır tam olarak düz değildi.)
22. The country’s border security has been a major political issue. (Ülkenin sınır güvenliği önemli bir siyasi konu olmuştur.)
23. The border between the kitchen and the living room was open plan. (Mutfak ile oturma odası arasındaki sınır açık planlıydı.)
24. The border of the dress was decorated with lace. (Elbisenin kenarı dantelle süslenmişti.)
25. The border between childhood and adulthood is marked by many milestones. (Çocukluk ile yetişkinlik arasındaki sınır birçok dönüm noktasıyla belirlenir.)
26. The border of the notebook was frayed from being carried in a backpack. (Defterin kenarı, sırt çantasında taşınmaktan dolayı yıpranmıştı.)
27. The border between science and art is often debated. (Bilim ile sanat arasındaki sınır sıklıkla tartışılmaktadır.)
28. The border of the beach was dotted with colorful umbrellas. (Plajın sınırı renkli şemsiyelerle doluydu.)
29. The border between the two countries is a source of tension. (İki ülke arasındaki sınır gerilimin kaynağıdır.)
30. The border of the forest was marked by a line of trees. (Ormanın sınırı, bir ağaç sırasıyla işaretlenmişti.)
31. The border between online and offline activities is becoming increasingly blurred. (Çevrimiçi ve çevrimdışı faaliyetler arasındaki sınır giderek belirsizleşmektedir.)
32. The border of the painting was painted in a bright red color. (Resmin kenarı parlak kırmızı bir renkle boyanmıştı.)
33. The border patrol uses dogs to detect illegal substances. (Sınır devriyesi, kaçak madde tespit etmek için köpekler kullanır.)
34. The border between rich and poor neighborhoods is stark. (Zengin ve fakir mahalleler arasındaki sınır keskindir.)
35. The border of the canyon was a sheer drop. (Kanyonun sınırı dik bir uçurumdu.)
36. The border between the two political parties is becoming more blurred in recent years. (İki siyasi partinin sınırı son yıllarda daha da belirsizleşmektedir.)
37. The border of the quilt was sewn with a decorative stitch. (Yorganın kenarı dekoratif bir dikişle dikilmişti.)
38. The border between two neighboring countries is often marked by a river. (İki komşu ülke arasındaki sınır sıklıkla bir nehirle belirlenir.)
39. The border of the table was scratched from years of use. (Masanın kenarı yılların kullanımından dolayı çizilmişti.)
40. The border between two time zones is marked by a line on the