Boost İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Boost İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

BOOST

Boost, “artırmak, yükseltmek, güçlendirmek” anlamlarına gelen bir İngilizce kelime olarak kullanılır.

  1. I need to boost my confidence before the job interview. (Mülakat öncesinde özgüvenimi artırmam gerekiyor.)
  2. The new marketing campaign will boost sales. (Yeni pazarlama kampanyası satışları artıracak.)
  3. He added some sugar to boost the flavor of the cake. (Pastanın lezzetini artırmak için şeker ekledi.)
  4. The government is trying to boost the economy. (Hükümet ekonomiyi canlandırmaya çalışıyor.)
  5. A cup of coffee can help boost your energy. (Bir fincan kahve enerjinizi artırmanıza yardımcı olabilir.)
  6. Taking vitamin C can help boost your immune system. (C vitamini almak bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize yardımcı olabilir.)
  7. The team needed a win to boost their morale. (Takımın moralini yükseltmek için bir zafer kazanmaları gerekiyordu.)
  8. The company decided to boost employee productivity by introducing new technology. (Şirket, yeni teknolojiyi tanıtarak çalışanların verimliliğini artırmaya karar verdi.)
  9. The music helped to boost the atmosphere of the party. (Müzik parti atmosferini yükseltmeye yardımcı oldu.)
  10. The athlete used supplements to boost their performance. (Sporcu performansını artırmak için takviyeler kullandı.)
  11. The teacher gave the students positive feedback to boost their confidence. (Öğretmen öğrencilerin özgüvenini artırmak için olumlu geri bildirimler verdi.)
  12. She wore a bright outfit to boost her mood. (Ruhsal durumunu yükseltmek için parlak bir kıyafet giydi.)
  13. The company offered a promotion to boost employee morale. (Şirket çalışanların moralini yükseltmek için bir terfi teklif etti.)
  14. The company’s stock price was boosted by positive earnings reports. (Şirketin hisse senedi fiyatı olumlu kazanç raporlarıyla arttı.)
  15. The team captain gave a motivational speech to boost team spirit. (Takım kaptanı takım ruhunu yükseltmek için bir motivasyon konuşması yaptı.)
  16. The restaurant offered a discount to boost customer traffic. (Restoran müşteri trafiğini artırmak için bir indirim sundu.)
  17. She took a break to boost her productivity. (Verimliliğini artırmak için bir mola aldı.)
  18. The charity event was held to boost fundraising efforts. (Bağış toplama çabalarını artırmak için hayırseverlik etkinliği düzenlendi.)
  19. The company hired a consultant to boost profits. (Şirket karlılığı artırmak için bir danışman kiraladı.)
  20. The team practiced for hours to boost their performance in the competition. (Takım yarışm
  1. The team practiced for hours to boost their performance in the competition. (Takım yarışmada performanslarını artırmak için saatlerce antrenman yaptı.)

BOOSTED

Boosted ise “artırılmış, yükseltilmiş, güçlendirilmiş” anlamlarına gelir ve genellikle “boost” kelimesinin geçmiş zaman hali olarak kullanılır.

  1. She felt boosted after receiving compliments from her boss. (Patronundan aldığı övgülerle kendini iyi hissetti.)
  2. The new marketing strategy boosted sales by 30%. (Yeni pazarlama stratejisi satışları %30 artırdı.)
  3. The company’s profits were boosted by cost-cutting measures. (Şirketin karlılığı maliyetleri azaltan önlemlerle arttırıldı.)
  4. The team’s morale was boosted after their victory. (Zaferlerinden sonra takımın moralinde artış oldu.)
  5. The athlete’s performance was boosted by their rigorous training regimen. (Sıkı antrenman programı sporcu performansını artırdı.)
  6. The coffee gave her a boosted sense of alertness. (Kahve ona daha uyanık hissetme hissi verdi.)
  7. The company’s reputation was boosted by positive customer reviews. (Şirketin itibarı olumlu müşteri yorumlarıyla arttı.)
  8. The economy was boosted by increased consumer spending. (Tüketici harcamalarındaki artış ekonomiyi canlandırdı.)
  9. The technology upgrade boosted employee productivity. (Teknoloji yükseltmesi çalışanların verimliliğini artırdı.)
  10. The company’s stock value was boosted by a successful merger. (Başarılı bir birleşme işlemi şirketin hisse değerini artırdı.)
  11. The motivational speaker’s words boosted the audience’s confidence. (Motivasyonel konuşmacının sözleri izleyicilerin özgüvenini artırdı.)
  12. The charity event boosted community involvement. (Hayırseverlik etkinliği toplumun katılımını artırdı.)
  13. The exercise routine boosted her physical endurance. (Egzersiz rutini fiziksel dayanıklılığını artırdı.)
  14. The team’s collaboration boosted their project’s success. (Takımın işbirliği proje başarısını artırdı.)
  15. The publicity campaign boosted the band’s popularity. (Tanıtım kampanyası müziğin popülaritesini artırdı.)
  16. The software update boosted the program’s functionality. (Yazılım güncellemesi programın işlevselliğini artırdı.)
  17. The nutritional supplements boosted his overall health. (Besin takviyeleri genel sağlığını artırdı.)
  18. The online class boosted her knowledge of the subject. (Online ders konuyla ilgili bilgisini artırdı.)
  19. The plant growth was boosted by the addition of fertilizer. (Gübre eklenmesi bitki büyümesini artırdı.)
  20. The car’s speed was boosted by a new engine upgrade. (Yeni motor yüks

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.