İndefatigable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndefatigable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

İndefatigable Nedir?


İndefatigable, yorulmak veya pes etmek nedir bilmeyen, dayanıklı ve sürekli olarak çalışmaya devam eden bir kişi ya da şey anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. Despite the long journey, he remained indefatigable and completed the task on time. (Uzun yolculuğa rağmen, o yorulmak bilmeyen bir şekilde görevi zamanında tamamladı.)
  2. The team showed an indefatigable spirit throughout the game. (Takım, oyuncuların hiç pes etmeyen ruhunu tüm maç boyunca gösterdi.)
  3. She has an indefatigable work ethic and always goes the extra mile. (O, yorulmak bilmeyen bir çalışma etiğine sahip ve her zaman ekstra adım atıyor.)
  4. The marathon runner displayed an indefatigable determination to cross the finish line. (Maraton koşucusu, bitiş çizgisini geçmek için yorulmak nedir bilmeyen bir kararlılık gösterdi.)
  5. The scientist’s indefatigable efforts led to a breakthrough in cancer research. (Bilim adamının yorulmak bilmeyen çabaları, kanser araştırmalarında bir çığır açtı.)
  6. Despite the challenging conditions, the rescue team remained indefatigable in their efforts to save lives. (Zorlu koşullara rağmen, kurtarma ekibi, hayatları kurtarmak için yorulmak bilmeyen bir şekilde çaba gösterdi.)
  7. The writer’s indefatigable imagination led to a series of bestselling novels. (Yazarın yorulmak bilmeyen hayal gücü, çok satan romanların bir serisine yol açtı.)
  8. The teacher’s indefatigable enthusiasm inspired her students to achieve great things. (Öğretmenin yorulmak bilmeyen coşkusu, öğrencilerini büyük şeyler başarmaya teşvik etti.)
  9. The company’s success can be attributed to the indefatigable efforts of its employees. (Şirketin başarısı, çalışanlarının yorulmak bilmeyen çabalarına bağlanabilir.)
  10. The athlete’s indefatigable training regime paid off in the form of a gold medal. (Sporcunun yorulmak bilmeyen antrenman düzeni, bir altın madalya şeklinde ödüllendirildi.)
  11. The politician’s indefatigable campaigning earned her a seat in parliament. (Politikacının yorulmak bilmeyen kampanyası, ona parlamentoda bir koltuk kazandırdı.)
  12. The musician’s indefatigable dedication to his craft resulted in a critically acclaimed album. (Müzisyenin yorulmak bilmeyen zanaatine olan bağlılığı, eleştirmenler tarafından beğenilen bir albümle sonuçlandı.)
  13. The mountaineer’s indefatigable spirit allowed him to conquer the highest peak in the world. (Dağcının yorulmak bilmeyen ruhu, onun dü

nyanın en yüksek zirvesini fethetmesine izin verdi.)
14. The charity’s indefatigable fundraising efforts helped provide aid to those in need. (Hayır kurumunun yorulmak bilmeyen bağış toplama çabaları, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeye yardımcı oldu.)

  1. The artist’s indefatigable pursuit of perfection led to the creation of a masterpiece. (Sanatçının mükemmeliyet peşindeki yorulmak bilmeyen takibi, bir başyapıtın yaratılmasına yol açtı.)
  2. The entrepreneur’s indefatigable spirit enabled her to build a successful business from scratch. (Girişimcinin yorulmak bilmeyen ruhu, sıfırdan başarılı bir iş kurmasına olanak tanıdı.)
  3. The soldier’s indefatigable courage earned him a medal of honor. (Askerin yorulmak bilmeyen cesareti, ona bir şeref madalyası kazandırdı.)
  4. The scientist’s indefatigable curiosity led to numerous breakthroughs in the field of physics. (Bilim adamının yorulmak bilmeyen merakı, fizik alanında birçok çığır açan keşiflere yol açtı.)
  5. The chef’s indefatigable creativity resulted in a menu that wowed diners. (Şefin yorulmak bilmeyen yaratıcılığı, müşterileri etkileyen bir menü ile sonuçlandı.)
  6. The athlete’s indefatigable spirit of sportsmanship inspired others to strive for fair play and good sportsmanship. (Sporcunun yorulmak bilmeyen centilmenlik ruhu, diğerlerine adil oyun ve iyi centilmenlik için çaba göstermeye ilham verdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.