Bone İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bone İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bone (kemik)

Bone, insan ve hayvan vücudundaki sert ve beyaz dokudur. Kemikler, vücudun iskelet sistemini oluşturur ve koruma ve destek sağlar. Ayrıca kemikler, kan hücrelerinin üretimi ve mineral depolama gibi önemli işlevleri yerine getirir.

  1. My dog loves to chew on bones. (Köpeğim kemik çiğnemeyi çok sever.)
  2. He broke his bone while playing football. (Futbol oynarken kemiğini kırdı.)
  3. The doctor told me to eat foods that are high in bone-strengthening minerals. (Doktor kemikleri güçlendiren mineraller açısından zengin yiyecekler yememi söyledi.)
  4. She suffered a hairline fracture in her bone. (Kemiğinde saç çatlağı meydana geldi.)
  5. The bone marrow transplant was successful. (Kemik iliği nakli başarılı oldu.)
  6. The archaeologist found the bones of a dinosaur. (Arkeolog bir dinozorun kemiklerini buldu.)
  7. The bones of the building were exposed after the fire. (Yangından sonra binanın kemikleri açığa çıktı.)
  8. She has a bone to pick with her boss. (Patronuyla hesaplaşacak bir konusu var.)
  9. He ate the meat off the bone. (Kemiğin etini yedi.)
  10. The bone density test showed that she has osteoporosis. (Kemik yoğunluğu testi, osteoporoz olduğunu gösterdi.)
  11. She was born with a missing bone in her foot. (Ayak kemiklerinden biri eksik doğdu.)
  12. He used a bone saw to cut through the animal’s bone. (Hayvanın kemiğini kesmek için kemik testeresi kullandı.)
  13. The bone structure of a bird is different from that of a human. (Kuşun kemik yapısı, insanın kemik yapısından farklıdır.)
  14. The bone of contention between the two sides was the budget. (İki taraf arasındaki anlaşmazlık konusu bütçeydi.)
  15. She felt a sharp pain in her bone. (Kemiklerinde keskin bir ağrı hissetti.)
  16. The soup is made with bone broth. (Çorba kemik suyu ile yapıldı.)
  17. They found a human bone in the woods. (Ormanda bir insan kemiği buldular.)
  18. The bone was so fragile it crumbled in his hand. (Kemik o kadar kırılgandı ki elinde ufalandı.)
  19. The doctor recommended a calcium supplement to strengthen her bones. (Doktor kemiklerini güçlendirmek için kalsiyum takviyesi önerdi.)
  20. The artist used animal bones to create a sculpture. (Sanatçı, bir heykel yapmak için hayvan kemikleri kullandı.)

Bone (devamı)

  1. The forensic team used dental records to identify the victim from the bones. (Adli tıp ekibi, kemiklerden kurbanı teşhis etmek için diş kayıtlarını kullandı.)
  2. The bone marrow biopsy showed abnormal cells. (Kemik iliği biyopsisi, anormal hücrelerin varlığını gösterdi.)
  3. The athlete suffered a stress fracture in his bone. (Sporcu, kemiğinde stres kırığı yaşadı.)
  4. She gnawed on the bone to extract the marrow. (Kemikten ilik çıkarmak için kemirirdi.)
  5. The dinosaur bone was estimated to be millions of years old. (Dinozor kemiğinin milyonlarca yıl öncesine ait olduğu tahmin ediliyor.)
  6. The x-ray showed a crack in the bone. (Röntgen kemiğin çatladığını gösterdi.)
  7. He broke the bone in his hand and couldn’t play the guitar. (Eli kırıldı ve gitar çalamadı.)
  8. The bone fragments were too small to be identified. (Kemik parçaları, tanımlanamayacak kadar küçüktü.)
  9. The bone scan revealed a tumor. (Kemik taraması, bir tümörü ortaya çıkardı.)
  10. She applied a heating pad to ease the pain in her bone. (Kemik ağrısını hafifletmek için ısıtma pedi uyguladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.