Blooded İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blooded İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Blooded Kelimesi

Blooded, “kanlı” anlamına gelir. Bu kelime genellikle, hayvanların ırk ve kalitesini belirtmek için kullanılır. Ayrıca, bazı sporlarla ilgili bir terim olarak da kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The Arabian horses are known for their high-blooded nature. (Arap atları, yüksek kaliteleri ile bilinirler.)
  2. The bull was a pure-blooded Angus. (Boğa safkan bir Angus’tu.)
  3. He is a cold-blooded killer who shows no remorse. (O, pişmanlık göstermeyen soğukkanlı bir katildir.)
  4. The blue-blooded aristocrats looked down on the commoners. (Mavi kanlı soylular, halktan insanlara tepeden bakıyorlardı.)
  5. The boxer was a hot-blooded fighter, always eager to get in the ring. (Boksör, her zaman ringe girmek için istekli olan ateşli bir dövüşçüydü.)
  6. The police caught the cold-blooded murderer after an intense manhunt. (Polis, yoğun bir insan avından sonra soğukkanlı katili yakaladı.)
  7. The hunter shot a magnificent red deer, a proud example of the blooded species. (Avcı, kanlı türlerin gurur verici bir örneği olan muhteşem bir geyik vurdu.)
  8. The high-blooded stallion won the race easily. (Yüksek kaliteli aygır kolayca yarışı kazandı.)
  9. She comes from a long line of blue-blooded families. (O, mavi kanlı ailelerin uzun bir soyundan geliyor.)
  10. The cold-blooded reptile waited patiently for its prey to come closer. (Soğukkanlı sürüngen, avının daha yakına gelmesini sabırla bekledi.)
  11. The horse breeder was known for his expertise in breeding high-blooded horses. (At yetiştiricisi, yüksek kaliteli at yetiştirme konusundaki uzmanlığıyla tanınıyordu.)
  12. The cold-blooded murder shocked the entire town. (Soğukkanlı cinayet, tüm kasabayı şok etti.)
  13. The hot-blooded teenager was always looking for a fight. (Ateşli genç her zaman kavga arıyordu.)
  14. The dog was a pure-blooded German Shepherd. (Köpek safkan bir Alman çoban köpeğiydi.)
  15. The high-blooded mare gave birth to a beautiful foal. (Yüksek kaliteli kısrak, güzel bir tay doğurdu.)
  16. The boxer’s hot-blooded attitude often got him into trouble. (Boksörün ateşli tutumu genellikle onu sorunlara sokuyordu.)
  17. The pure-blooded racehorses were carefully groomed for the upcoming race. (Safkan yarış atları, yaklaşan yarış için özenle bakıldı.)
  18. The cold-blooded killer showed no emotion as he was sentenced to life in prison. (Soğukkanlı katil, ömür boyu hapis cezasına çar
  1. The blue-blooded society looked down on anyone who didn’t come from a wealthy background. (Mavi kanlı toplum, zengin bir geçmişi olmayan herkesi hor görüyordu.)
  2. The hot-blooded argument between the two brothers ended in a physical fight. (İki kardeş arasındaki ateşli tartışma fiziksel bir kavgayla sonuçlandı.)

(Türkçe karşılıklar İngilizce cümlelerin yanında verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.