Billow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Billow İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Billow (İngilizce-Turkish)

Meaning: A large wave or series of waves in the sea.

Açıklama: Denizdeki büyük bir dalga veya dalga serisi.

  1. The billows crashed against the rocks. (Dalgalar kayalıklara çarpıyordu.)
  2. The boat was tossed about by the billows. (Tekne dalgaların etkisiyle sallanıyordu.)
  3. The sailors were afraid of the billows. (Denizciler dalgaların korkusundaydı.)
  4. The storm created huge billows. (Fırtına devasa dalgalar oluşturdu.)
  5. The ship was engulfed by the billows. (Gemiyi dalgalar yuttu.)
  6. The billows were higher than the lighthouse. (Dalgalar deniz fenerinden daha yüksekti.)
  7. The sound of the billows was deafening. (Dalgaların sesi sağır ediciydi.)
  8. She stood on the shore watching the billows. (O, sahilde durup dalgaları izliyordu.)
  9. The billows rolled in and out with the tide. (Dalgalar gelip gitmekle birlikte hareket ediyordu.)
  10. The billows were a beautiful shade of blue. (Dalgalar güzel bir mavi tonundaydı.)
  11. The surfer rode the billow all the way to shore. (Sörfçü, dalga boyunca tüm yolu sahile kadar sörf yaparak geldi.)
  12. The beach was littered with debris from the billows. (Plaj, dalgaların getirdiği enkazlarla doluydu.)
  13. The fishermen braved the billows to catch fish. (Balıkçılar balık tutmak için dalgalara meydan okudu.)
  14. The billows crashed against the pier. (Dalgalar iskeleye çarptı.)
  15. The storm caused the billows to become more ferocious. (Fırtına, dalgaların daha vahşi hale gelmesine neden oldu.)
  16. The billows carried the boat out to sea. (Dalgalar, tekneyi denize doğru taşıdı.)
  17. The sun set behind the billows, casting a beautiful orange glow. (Güneş, dalgaların ardında batarken güzel bir turuncu ışıltı yaydı.)
  18. The sound of the billows lulled her to sleep. (Dalgaların sesi onu uykuya daldırdı.)
  19. The billows rose and fell in a hypnotic rhythm. (Dalgalar hipnotik bir ritimle yükseldi ve düştü.)
  20. The storm caused the billows to crash against the shore with great force. (Fırtına, dalgaların büyük bir kuvvetle kıyıya vurmasına neden oldu.)

Billow (Continued)

  1. The surging billows were a sight to behold. (Yükselen dalgalar seyirlik bir manzaraydı.)
  2. The billows carried the boat closer to the rocky cliffs. (Dalgalar tekneyi kayalık uçlara daha da yaklaştırdı.)
  3. The captain navigated the ship through the billows with skill. (Kaptan gemiyi ustaca dalgalar arasından yönlendirdi.)
  4. The billows pounded against the shore, creating a spray of water. (Dalgalar kıyıya çarparak su püskürtüyordu.)
  5. The billows were so high that they obscured the view of the horizon. (Dalgalar o kadar yüksekti ki ufku gözlerden sakladı.)
  6. The swimmers had to be careful not to get caught in the billows. (Yüzücüler dalgaların arasında sıkışmamak için dikkatli olmalıydı.)
  7. The billows crashed against the side of the boat, causing it to rock violently. (Dalgalar teknenin yanına çarptı ve onu şiddetle salladı.)
  8. The billows were a constant reminder of the power of the sea. (Dalgalar denizin gücünü sürekli hatırlatıyordu.)
  9. The storm caused the billows to rise to dangerous heights. (Fırtına dalgaların tehlikeli yüksekliklere ulaşmasına neden oldu.)
  10. The sound of the billows was music to his ears. (Dalgaların sesi onun kulaklarına müzik gibi geliyordu.)

Türkçe karşılıkları:

  1. Dalgalar kayalıklara çarpıyordu.
  2. Tekne dalgaların etkisiyle sallanıyordu.
  3. Denizciler dalgaların korkusundaydı.
  4. Fırtına devasa dalgalar oluşturdu.
  5. Gemiyi dalgalar yuttu.
  6. Dalgalar deniz fenerinden daha yüksekti.
  7. Dalgaların sesi sağır ediciydi.
  8. O, sahilde durup dalgaları izliyordu.
  9. Dalgalar gelip gitmekle birlikte hareket ediyordu.
  10. Dalgalar güzel bir mavi tonundaydı.
  11. Sörfçü, dalga boyunca tüm yolu sahile kadar sörf yaparak geldi.
  12. Plaj, dalgaların getirdiği enkazlarla doluydu.
  13. Balıkçılar balık tutmak için dalgalara meydan okudu.
  14. Dalgalar iskeleye çarptı.
  15. Fırtına, dalgaların daha vahşi hale gelmesine neden oldu.
  16. Dalgalar, tekneyi denize doğru taşıdı.
  17. Güneş, dalgaların ardında batarken güzel bir turuncu ışıltı yaydı.
  18. Dalgaların sesi onu uykuya daldırdı.
  19. Dalgalar hipnot

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.