Bespectacled İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bespectacled İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bespectacled Nedir?

Bespectacled İngilizce bir sıfat olup, “gözlüklü” anlamına gelir. Bir kişinin yüzünde gözlük varsa, o kişi “bespectacled” olarak tanımlanabilir.

Örnek cümleler:

  1. John is bespectacled and looks very intelligent. (John gözlüklü ve çok zeki görünüyor.)
  2. The bespectacled librarian helped me find the book I was looking for. (Gözlüklü kütüphaneci, aradığım kitabı bulmamda yardımcı oldu.)
  3. The bespectacled man at the front of the room is the professor. (Odadaki önde oturan gözlüklü adam, profesördür.)
  4. The bespectacled doctor carefully examined my eyes. (Gözlüklü doktor, gözlerimi dikkatli bir şekilde muayene etti.)
  5. The bespectacled student always sits in the front row. (Gözlüklü öğrenci her zaman ön sırada oturur.)
  6. She looked very professional in her bespectacled appearance. (Gözlüklü görünümüyle çok profesyonel görünüyordu.)
  7. The bespectacled scientist made an important discovery. (Gözlüklü bilim insanı önemli bir keşif yaptı.)
  8. The bespectacled girl was shy and kept to herself. (Gözlüklü kız utangaçtı ve kendine saklanıyordu.)
  9. The bespectacled musician played the piano beautifully. (Gözlüklü müzisyen piyano çalmada çok güzeldi.)
  10. The bespectacled woman in the corner was reading a book. (Köşedeki gözlüklü kadın bir kitap okuyordu.)
  11. The bespectacled lawyer presented a strong argument in court. (Gözlüklü avukat, mahkemede güçlü bir argüman sundu.)
  12. The bespectacled teacher gave a clear explanation of the concept. (Gözlüklü öğretmen, kavramın net bir açıklamasını verdi.)
  13. The bespectacled boy had trouble seeing the chalkboard. (Gözlüklü çocuk, tahtayı görmekte zorluk çekiyordu.)
  14. The bespectacled athlete competed in the Olympics. (Gözlüklü atlet olimpiyatlarda yarıştı.)
  15. The bespectacled artist painted a beautiful landscape. (Gözlüklü sanatçı güzel bir manzara resmetti.)
  16. The bespectacled man was lost in thought. (Gözlüklü adam düşüncelere dalmıştı.)
  17. The bespectacled receptionist greeted me with a smile. (Gözlüklü resepsiyonist, bana gülümseyerek selam verdi.)
  18. The bespectacled writer won the Pulitzer Prize. (Gözlüklü yazar, Pulitzer Ödülü’nü kazandı.)
  19. The bespectacled child was excited to

try on his new glasses. (Gözlüklü çocuk, yeni gözlüklerini denemek için heyecanlıydı.)
20. The bespectacled CEO made a bold decision that paid off in the end. (Gözlüklü CEO, sonunda ödülünü veren cesur bir karar aldı.)

Bu örnek cümlelerde “bespectacled” kelimesi, gözlüklü olan kişileri veya nesneleri tanımlamak için kullanılmaktadır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.