Bequest İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bequest İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bequest nedir?

Bequest, miras veya vasiyet anlamına gelir. Genellikle bir kişinin ölümünden sonra geride bıraktığı mal varlığına ilişkin düzenlemeleri ifade eder.

Örnek cümleler:

  1. My grandfather left me a bequest of his antique watch collection. (Dedem, antika saat koleksiyonundan bana bir miras bıraktı.)
  2. The wealthy businessman made a bequest to his favorite charity organization. (Zengin iş adamı, en sevdiği hayır kurumuna bir vasiyette bulundu.)
  3. She received a bequest of a large sum of money from her uncle. (Amcasından büyük bir para mirası aldı.)
  4. The museum’s collection of paintings was a bequest from a famous art collector. (Müzenin resim koleksiyonu, ünlü bir sanat koleksiyoncusunun mirasıydı.)
  5. Her bequest to her children was a token of her love for them. (Çocuklarına olan mirası, onlara olan sevgisinin bir işaretiydi.)
  6. The university received a bequest from an anonymous donor to fund a new scholarship program. (Üniversite, yeni bir burs programı için bir anonim bağışçıdan bir vasiyet aldı.)
  7. He decided to leave a bequest to his alma mater to support future students. (Gelecekteki öğrencileri desteklemek için mezun olduğu okula bir miras bırakmaya karar verdi.)
  8. Her grandmother’s bequest of her family recipe book meant a lot to her. (Büyükannesinin aile tarif defteri mirası, onun için çok önemliydi.)
  9. The famous author made a bequest of his personal library to a public library. (Ünlü yazar, kişisel kütüphanesinin bir mirasını bir halk kütüphanesine verdi.)
  10. Her bequest of her art collection to the local museum was a generous contribution. (Yerel müzeye sanat koleksiyonunu bırakması cömert bir katkıydı.)
  11. He made a bequest to his wife of all his property and assets. (Eşi için tüm mülk ve varlıklarının bir mirasını yaptı.)
  12. Her father’s bequest of his vintage car collection was a dream come true. (Babasının antika araba koleksiyonunun mirası, gerçekleşen bir rüyaydı.)
  13. The bequest from his late aunt allowed him to start his own business. (Geçmişteki halasından gelen miras, kendi işine başlamasına izin verdi.)
  14. Her bequest of her jewelry to her daughter was a treasured family heirloom. (Kızına mücevher mirası, değerli bir aile mirasıydı.)

His bequest of his land to the conservation trust ensured its protection for future generations. (Koruma vakfına arazisinin bir mirası, gelecek nesiller için korunmasını sağladı.)
16. She made a bequest to her favorite animal shelter to support their important work. (Favori hayvan barınağına destek olmak için bir vasiyette bulundu.)

  1. The artist’s bequest of his paintings to the local art museum was a boon for the community. (Sanatçının resimlerinin yerel sanat müzesine bir mirası, toplum için büyük bir kazançtı.)
  2. His bequest of his vintage wine collection was a highlight of the auction. (Antika şarap koleksiyonunun mirası, müzayedede önemli bir yer tuttu.)
  3. She was surprised to receive a bequest from a distant relative whom she had never met. (Hiç tanımadığı uzak bir akrabasından bir miras alması şaşırtıcıydı.)
  4. The bequest of the old mansion to the historical society ensured its preservation and public access. (Eski malikânenin tarihi topluma bir mirası, korunmasını ve halkın erişimini sağladı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.