Banal İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Banal
Banal, sıradan ve önemsiz olan anlamına gelir.
Örnek cümleler:
- The movie was so banal that I fell asleep halfway through. (Film o kadar sıradandı ki yarısında uyuya kaldım.)
- His jokes are always banal and predictable. (Onun şakaları her zaman sıradan ve tahmin edilebilir.)
- I’m tired of reading banal romance novels. (Sıradan aşk romanları okumaktan bıktım.)
- The painting lacked creativity and was rather banal. (Tablo yaratıcılıktan yoksundu ve oldukça sıradandı.)
- The speech was filled with banal phrases and clichés. (Konuşma sıradan ifadeler ve klişelerle doluydu.)
- Her fashion sense is so banal and unoriginal. (Moda anlayışı çok sıradan ve orijinal değil.)
- The book was filled with banal observations about life. (Kitap hayat hakkında sıradan gözlemlerle doluydu.)
- I find small talk to be banal and uninteresting. (Küçük konuşmaları sıradan ve ilgisiz buluyorum.)
- The plot of the movie was banal and lacked depth. (Filmin konusu sıradandı ve derinlikten yoksundu.)
- The music was so banal that it sounded like elevator music. (Müzik o kadar sıradandı ki asansör müziği gibi kulağa geldi.)
- I prefer to read books that challenge me intellectually rather than banal bestsellers. (Sıradan en çok satan kitaplardan ziyade beni zorlayan kitapları okumayı tercih ederim.)
- His jokes were so banal that no one laughed. (Onun şakaları o kadar sıradandı ki kimse gülemedi.)
- The decorations at the party were banal and uninspired. (Partideki dekorasyon sıradan ve ilham verici değildi.)
- The movie’s dialogue was full of banal one-liners. (Filmin diyalogları sıradan tek cümlelerle doluydu.)
- I was disappointed by the artist’s banal interpretation of the theme. (Sanatçının temanın sıradan yorumundan hayal kırıklığına uğradım.)
- The advertisement’s message was banal and forgettable. (Reklamın mesajı sıradandı ve unutulurdu.)
- His fashion choices were banal and lacked creativity. (Onun moda tercihleri sıradandı ve yaratıcılıktan yoksundu.)
- The speech was filled with banal platitudes. (Konuşma sıradan klişelerle doluydu.)
- The plot of the book was banal and lacked originality. (Kitabın konusu sıradandı ve özgünlükten yoksundu.)
- The show’s jokes were banal and relied too much on stereotypes. (Programdaki şakalar sıradandı ve çok fazla stereotipe dayanıyordu.)
- The restaurant’s menu was banal and lacked creativity. (Restoranın menüsü sıradandı ve yaratıcılıktan yoksundu.)
- I was disappointed by the author’s banal writing style. (Yazarın sıradan yazım tarzından hayal kırıklığına uğradım.)
- The movie’s special effects were banal and unimpressive. (Filmin özel efektleri sıradandı ve etkileyici değildi.)
- The party was filled with banal conversations about the weather. (Parti hava durumu hakkında sıradan konuşmalarla doluydu.)
- The painting’s subject matter was banal and uninspiring. (Tablonun konusu sıradandı ve ilham verici değildi.)
Hemen Yorum Yaz