Avert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Avert İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Avert

Avert, “önlemek” veya “dikkatini başka yöne çevirmek” anlamına gelen bir fiildir.

Örnek cümleler:

  1. I tried to avert my gaze, but I couldn’t resist looking at her. (Bakışlarımı başka yöne çevirmeye çalıştım, ama ona bakmadan duramadım.)
  2. The government is taking steps to avert a financial crisis. (Hükümet, finansal bir krizi önlemek için adımlar atıyor.)
  3. He quickly averted his eyes when he realized he was staring. (Bakıp durduğunu fark edince hızla gözlerini başka yöne çevirdi.)
  4. The company implemented new safety measures to avert accidents. (Şirket, kazaları önlemek için yeni güvenlik önlemleri uyguladı.)
  5. She averted a disaster by catching the falling vase just in time. (Zamanında düşen vazoyu yakalayarak bir felaketi önledi.)
  6. The pilot averted a collision by making a sharp turn. (Pilot, keskin bir dönüş yaparak bir çarpışmayı önledi.)
  7. They took steps to avert a strike by negotiating with the union. (Sendika ile görüşerek bir grevi önlemek için adımlar attılar.)
  8. I had to avert my eyes from the gory scene in the horror movie. (Korku filmindeki kanlı sahneyi görmemem gerektiği için gözlerimi başka yöne çevirdim.)
  9. The company’s quick response averted a PR disaster. (Şirketin hızlı tepkisi bir PR felaketini önledi.)
  10. The government is trying to avert a humanitarian crisis by providing aid to refugees. (Hükümet, mültecilere yardım sağlayarak bir insanlık krizini önlemeye çalışıyor.)
  11. She averted her eyes from the graphic images on the news. (Haberlerdeki grafik görüntülerden gözlerini başka yöne çevirdi.)
  12. The police averted a terrorist attack by arresting the suspects. (Polis, şüphelileri tutuklayarak bir terör saldırısını önledi.)
  13. The doctor was able to avert a heart attack by performing emergency surgery. (Doktor, acil bir ameliyat yaparak bir kalp krizini önleyebildi.)
  14. The company took steps to avert a data breach by improving its cybersecurity measures. (Şirket, siber güvenlik önlemlerini iyileştirerek bir veri ihlalini önlemek için adımlar attı.)
  15. She averted her gaze from the beggar on the street. (Sokaktaki dilenciye bakışlarını çevirdi.)
  16. The fire department averted a disaster by quickly putting out the fire. (İtfaiye, yangını hızlı bir şekilde söndürerek bir felaketi önledi.)
  17. The company is taking steps to avert a potential lawsuit by improving its product safety. (Şirk

et, potansiyel bir dava riskini ürün güvenliğini iyileştirerek önlemek için adımlar atıyor.)
18. The government’s efforts to avert a recession have been successful so far. (Hükümetin durgunluğu önlemeye yönelik çabaları şu ana kadar başarılı oldu.)

  1. The teacher averted a potential conflict between two students by addressing the issue calmly. (Öğretmen, sakin bir şekilde konuya değinerek iki öğrenci arasında potansiyel bir çatışmayı önledi.)
  2. He averted his eyes from the car crash on the side of the road. (Yol kenarındaki araba kazasından gözlerini başka yöne çevirdi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.