Atonement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Atonement İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Atonement Nedir?

Atonement İngilizce bir kelime olup Türkçe karşılığı “kefaret” veya “tövbe” olarak çevrilebilir. Bu kelime, özellikle Hristiyanlık dininde, insanların günahlarından arınmak için yapacakları bir dizi ibadeti veya tövbeyi ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. She made atonement for her mistakes by volunteering at a homeless shelter. (O, hataları için bir barınağa gönüllü olarak yardım ederek kefaretini yaptı.)
  2. In many religions, making atonement is a way to seek forgiveness. (Birçok dinde, kefaret yapmak bağışlanma aramanın bir yoludur.)
  3. He was filled with a sense of atonement after confessing his sins to the priest. (Papaza günahlarını itiraf ettikten sonra kefaret duygusuyla dolmuştu.)
  4. The community offered sacrifices as an act of atonement for their transgressions. (Topluluk, suçlarından dolayı kefaret eylemi olarak kurbanlar sundu.)
  5. She believed that atonement could only come from a genuine expression of remorse. (O, kefaretin yalnızca samimi bir pişmanlık ifadesinden gelebileceğine inanıyordu.)
  6. He felt a strong need for atonement after causing his friend’s injury. (Arkadaşının yaralanmasına sebep olduktan sonra güçlü bir kefaret ihtiyacı hissetti.)
  7. The prisoner was given the opportunity to make atonement for his crimes through community service. (Hükümlü, toplum hizmeti yoluyla suçları için kefaret yapma fırsatı verildi.)
  8. Atonement is an important part of the Jewish Day of Atonement. (Kefaret, Yahudi Yom Kippur Günü’nün önemli bir parçasıdır.)
  9. She sought atonement by giving up her worldly possessions and becoming a nun. (Dünya malını terk ederek rahibe olmak suretiyle kefaret aradı.)
  10. He found atonement through years of self-reflection and meditation. (Kendini yeniden değerlendirme ve meditasyon yıllarıyla kefaret buldu.)
  11. The company made atonement for their environmental damage by implementing sustainable practices. (Şirket, sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirerek çevresel zararları için kefaret yaptı.)
  12. The novel explores the themes of guilt, redemption, and atonement. (Roman, suçluluk, kurtuluş ve kefaret temalarını keşfediyor.)
  13. The penitent sought atonement by performing acts of charity and kindness. (Tövbekar, hayırseverlik ve iyilik yaparak kefaret aradı.)
  14. Atonement requires more than just words; it requires action. (Kefaret, yalnızca sözlerden daha fazlasını gerektirir; e

ylem gerektirir.)
15. The priest emphasized the importance of atonement in achieving spiritual growth. (Papaz, ruhsal gelişim sağlamak için kefaretin önemini vurguladı.)

  1. She sought atonement for her past mistakes by making amends with those she had wronged. (Geçmiş hatalarından dolayı zarar verdiği insanlarla barışarak kefaret aradı.)
  2. The community came together to make atonement for their collective wrongdoings. (Topluluk, ortak yanlışları için kefaret yapmak için bir araya geldi.)
  3. Atonement can be a difficult and painful process, but it is necessary for healing and growth. (Kefaret, zorlu ve acı verici bir süreç olabilir, ancak iyileşme ve büyüme için gereklidir.)
  4. The prisoner expressed sincere remorse and a desire for atonement during his parole hearing. (Hükümlü, şartlı tahliye duruşmasında samimi bir pişmanlık ve kefaret isteği dile getirdi.)
  5. Atonement is not just about seeking forgiveness from others, but also about forgiving oneself. (Kefaret, yalnızca başkalarından bağışlanma aramakla ilgili değildir, aynı zamanda kendini de bağışlamakla ilgilidir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.