Asunder İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Asunder İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Asunder

Asunder, ayrılmış veya bölünmüş anlamına gelen bir İngilizce kelime. Bir nesnenin parçalarına ayrılmış olması durumunu ifade etmek için kullanılır.

1. The earthquake tore the city asunder. (Deprem şehri parçalara ayırdı.)
2. The couple decided to go their separate ways and live asunder. (Çift, ayrı yollara gitmeye ve ayrı yaşamaya karar verdi.)
3. The fabric was ripped asunder. (Kumaş parçalara ayrıldı.)
4. The political scandal tore the party asunder. (Siyasi skandal parti içinde bölünmeye sebep oldu.)
5. The company was torn asunder by internal conflicts. (Şirket içindeki çekişmeler nedeniyle şirket parçalara ayrıldı.)
6. The family was torn asunder by the death of their son. (Aile, oğullarının ölümüyle parçalara ayrıldı.)
7. The tornado ripped the town asunder. (Tornado kasabayı parçalara ayırdı.)
8. The business partnership was torn asunder by disagreements. (İş ortaklığı anlaşmazlıklar nedeniyle parçalara ayrıldı.)
9. The ship was torn asunder by the storm. (Fırtına gemiyi parçalara ayırdı.)
10. The divorce tore their marriage asunder. (Boşanma evliliklerini parçalara ayırdı.)
11. The church was torn asunder by theological differences. (Kilise, teolojik farklılıklar nedeniyle parçalara ayrıldı.)
12. The bridge was torn asunder by the explosion. (Patlama köprüyü parçalara ayırdı.)
13. The company was torn asunder by financial difficulties. (Maddi zorluklar nedeniyle şirket parçalara ayrıldı.)
14. The family was torn asunder by a long-standing feud. (Uzun süredir devam eden düşmanlık aileyi parçalara ayırdı.)
15. The group was torn asunder by conflicting personalities. (Farklı kişilikler arasındaki çatışma grupu parçalara ayırdı.)
16. The civil war tore the country asunder. (İç savaş ülkeyi parçalara ayırdı.)
17. The scandal tore the celebrity’s reputation asunder. (Skandal ünlünün ününü parçalara ayırdı.)
18. The car accident tore the vehicle asunder. (Trafik kazası aracı parçalara ayırdı.)
19. The family business was torn asunder by mismanagement. (Yönetim hatası aile işini parçalara ayırdı.)
20. The disagreement tore the group of friends asunder. (Anlaşmazlık arkadaş grubunu parçalara ayırdı.)

Asunder (devamı)

21. The hurricane tore the town asunder, leaving behind a path of destruction. (Kasırga kasabayı parçalara ayırdı, arkasında yıkım yarattı.)
22. The explosion was so powerful that it tore the building asunder. (Patlama o kadar güçlüydü ki binayı parçalara ayırdı.)
23. The siblings’ fight tore the family asunder, causing irreparable damage to their relationships. (Kardeşlerin kavgası aileyi parçalara ayırdı, ilişkilerine onarılamaz zarar verdi.)
24. The divorce settlement tore the couple’s assets asunder, leaving them both with significantly less than they had before. (Boşanma anlaşması çiftin varlıklarını parçalara ayırdı, ikisine de önceden sahip olduklarından çok daha az bıraktı.)
25. The betrayal of a close friend tore her heart asunder, leaving her feeling alone and vulnerable. (Yakın bir arkadaşın ihaneti onun kalbini parçalara ayırdı, yalnız ve savunmasız hissetmesine neden oldu.)
26. The team’s defeat tore their championship dreams asunder, leaving them devastated. (Takımın yenilgisi onların şampiyonluk hayallerini parçalara ayırdı, onları mahvetti.)
27. The singer’s scandal tore her career asunder, leaving her reputation irreparably damaged. (Şarkıcının skandalı onun kariyerini parçalara ayırdı, ününü onarılmaz şekilde zedeledi.)
28. The collision tore the two cars asunder, causing a pile-up on the highway. (Çarpışma iki arabayı parçalara ayırdı, otoyolda zincirleme kaza oluştu.)
29. The disagreement over politics tore the community asunder, creating deep divisions that would take years to heal. (Politik anlaşmazlık toplumu parçalara ayırdı, iyileşmesi yıllar sürecek derin bölünmelere neden oldu.)
30. The flood waters tore the town asunder, sweeping away homes and businesses. (Sel suları kasabayı parçalara ayırdı, evleri ve işletmeleri sürükledi.)

Asunder kelimesi, genellikle bir şeyin fiziksel olarak parçalanması veya ayrılması anlamında kullanılır. Ancak aynı zamanda insanlar arasındaki ilişkilerin de bozulması veya ayrılması anlamında da kullanılabilir.