Groundbreaking İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Groundbreaking İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Groundbreaking

Groundbreaking, kelime anlamıyla “toprağı delecek kadar ileri gitmek” anlamına gelir. Bu kelime, inovasyon, ilerleme ve keşif ile ilgili birçok alanda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. The invention of the internet was a groundbreaking achievement. (İnternetin icadı çığır açan bir başarıydı.)
  2. The groundbreaking ceremony for the new hospital took place yesterday. (Yeni hastane için toprak atma töreni dün yapıldı.)
  3. The groundbreaking discovery of the structure of DNA revolutionized the field of biology. (DNA’nın yapısının çığır açan keşfi biyoloji alanını devrimleştirdi.)
  4. The new software uses groundbreaking technology to enhance security. (Yeni yazılım, güvenliği artırmak için çığır açan teknoloji kullanıyor.)
  5. The groundbreaking movie was praised for its realistic portrayal of life in the inner city. (Çığır açan film, iç şehirdeki hayatın gerçekçi tasvirleri nedeniyle övüldü.)
  6. The groundbreaking research could lead to a cure for cancer. (Çığır açan araştırma kanser için bir çözüme yol açabilir.)
  7. The groundbreaking book challenged traditional beliefs about education. (Çığır açan kitap, eğitimle ilgili geleneksel inançları sorguladı.)
  8. The new technology is considered to be groundbreaking in the field of renewable energy. (Yenilenebilir enerji alanında çığır açan olarak kabul edilen yeni teknoloji.)
  9. The groundbreaking art exhibit featured works by contemporary artists from around the world. (Çığır açan sanat sergisi, dünya çapında çağdaş sanatçıların eserlerini içeriyordu.)
  10. The groundbreaking study challenged commonly held beliefs about human behavior. (Çığır açan çalışma, insan davranışlarıyla ilgili yaygın olarak kabul edilen inançları sorguladı.)
  11. The groundbreaking athlete broke several world records in her sport. (Çığır açan sporcu, sporunda birçok dünya rekoru kırdı.)
  12. The groundbreaking technology is expected to transform the way we live our daily lives. (Çığır açan teknolojinin, günlük yaşamımızı dönüştürmesi bekleniyor.)
  13. The groundbreaking musical challenged traditional notions of what a Broadway show should be. (Çığır açan müzikal, Broadway gösterisinin ne olması gerektiğiyle ilgili geleneksel kavramları sorguladı.)
  14. The groundbreaking experiment provided new insights into the behavior of subatomic particles. (Çığır açan deney, atomaltı parçacıkların davranışlarıyla ilgili yeni bir bakış açısı sağladı.)
  15. The groundbreaking fashion designer revolutionized the way women dressed in the 1920s. (Çığır açan moda tasarımcısı, kadınların 1920’lerde nasıl giyindiğini devrimleştirdi.)
  16. The groundbreaking technology allows for the creation of highly detailed 3D models. (Çığır aç

an teknoloji, yüksek ayrıntılı 3D modellerin oluşturulmasına olanak tanır.)
17. The groundbreaking environmental legislation set a new standard for protecting natural resources. (Çığır açan çevre yasaları, doğal kaynakların korunması için yeni bir standart belirledi.)

  1. The groundbreaking software made it possible for people to work remotely from anywhere in the world. (Çığır açan yazılım, insanların dünyanın herhangi bir yerinden uzaktan çalışmasını mümkün kıldı.)
  2. The groundbreaking medical treatment could potentially save millions of lives. (Çığır açan tıbbi tedavi, milyonlarca insanın hayatını potansiyel olarak kurtarabilir.)
  3. The groundbreaking social movement brought attention to the issue of police brutality. (Çığır açan sosyal hareket, polis şiddeti konusuna dikkat çekti.)

(Türkçe çeviriler kalın olarak yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.