Articulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Articulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Articulate

Articulate, “anlaşılır ve etkili bir şekilde konuşmak” anlamına gelir.

  1. She is able to articulate her thoughts clearly. (Düşüncelerini açık bir şekilde ifade edebiliyor.)
  2. The politician’s ability to articulate his ideas helped him win the election. (Politikacının fikirlerini açık bir şekilde ifade etme becerisi seçimleri kazanmasına yardımcı oldu.)
  3. The professor was very articulate in his lecture. (Profesör dersinde çok anlaşılır konuştu.)
  4. She struggled to articulate her emotions. (Duygularını ifade etmekte zorlandı.)
  5. The CEO’s articulate speech inspired the employees. (CEO’nun açıklayıcı konuşması çalışanları ilham verdi.)
  6. She has a talent for articulating complex ideas in simple terms. (Karmaşık fikirleri basit terimlerle ifade etme yeteneği var.)
  7. The teacher asked the students to articulate their opinions on the topic. (Öğretmen öğrencilerden konu hakkındaki görüşlerini açıkça ifade etmelerini istedi.)
  8. The writer’s ability to articulate the characters’ emotions made the novel a success. (Yazarın karakterlerin duygularını açıklayabilme yeteneği romanı başarılı kıldı.)
  9. The coach was able to articulate his vision for the team’s future. (Koç takımın geleceği için vizyonunu açıklayabildi.)
  10. She articulated her concerns about the project during the meeting. (Toplantıda projeyle ilgili endişelerini dile getirdi.)
  11. The lawyer’s articulate argument won the case. (Avukatın açıklayıcı argümanı davayı kazandırdı.)
  12. He struggled to articulate his ideas in English. (İngilizce olarak fikirlerini ifade etmekte zorlandı.)
  13. The presenter’s articulate speech held the audience’s attention. (Sunumcunun anlaşılır konuşması izleyicilerin dikkatini çekti.)
  14. She was able to articulate the benefits of the new product to the customers. (Yeni ürünün faydalarını müşterilere açıklayabildi.)
  15. The professor asked the students to articulate the main points of the reading. (Profesör öğrencilerden okuma metninin ana noktalarını açıkça ifade etmelerini istedi.)
  16. The politician’s inability to articulate his plans cost him the election. (Politikacının planlarını açıklayamama beceriksizliği seçimlerde kendisine mal oldu.)
  17. The therapist helped her articulate her feelings of anxiety. (Terapist anksiyete duygularını ifade etmesine yardımcı oldu.)
  18. The articulate language used in the poem made it easy to understand. (Şiirde kullanılan açıklayıcı dil, anlamayı kolaylaştırdı.)
  19. The speaker’s articulate argument persuaded the audience to change their minds. (Konuşmacının açıklayıcı argümanı izleyicilerin fikirlerini değiştirmelerine

yardımcı oldu.)
20. The businesswoman’s ability to articulate her goals and plans helped her secure funding for her startup. (İş kadınının hedeflerini ve planlarını açıkça ifade edebilme becerisi, startup’ı için finansman sağlamasına yardımcı oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.