Apoplectic-Apoplectical İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Apoplectic-Apoplectical İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Apoplectic ve Apoplectical Nedir?

Apoplectic, tıbbi bir terim olarak beyin kanaması ya da inme anlamına gelirken, apoplectical ise bu tıbbi durumla ilgili olarak kullanılan sıfat olarak karşımıza çıkar.

Örnek Cümleler:

1. John’s father became apoplectic when he found out he crashed his car. (John’un babası arabasını kaza yaptırdığını öğrenince apoplectical oldu.)
2. The doctor diagnosed the patient with apoplectic seizures. (Doktor, hastayı apoplectical nöbetlerle teşhis etti.)
3. The news of the company’s bankruptcy made the CEO apoplectic. (Şirketin iflas haberleri CEO’yu apoplectic hale getirdi.)
4. The apoplectical state of the patient necessitated immediate medical intervention. (Hastanın apoplectical durumu, acil tıbbi müdahaleyi gerektirdi.)
5. The politician’s apoplectic outburst during the debate shocked the audience. (Politikacının tartışma sırasında apoplectic patlaması izleyicileri şok etti.)
6. The apoplectic stroke left the patient paralyzed on one side. (Apoplectic inme hastayı bir taraftan felç bıraktı.)
7. The apoplectical damage to the brain was irreversible. (Beyindeki apoplectical hasar geri dönüşü olmayacak şekildeydi.)
8. The apoplectic rage in her voice was unmistakable. (Sesindeki apoplectic öfke tartışmasızdı.)
9. The apoplectical expression on his face showed his anger. (Yüzündeki apoplectic ifade öfkesini gösterdi.)
10. The apoplectic symptoms included sudden numbness and weakness in one side of the body. (Apoplectic belirtiler arasında vücudun bir tarafında ani uyuşukluk ve güçsüzlük yer alır.)
11. The apoplectic stroke was caused by a ruptured blood vessel in the brain. (Apoplectic inme, beyindeki patlayan bir kan damarı tarafından neden oldu.)
12. The apoplectic patient required urgent medical attention. (Apoplectic hastanın acil tıbbi müdahaleye ihtiyacı vardı.)
13. The apoplectical episode left the patient in a coma. (Apoplectical bölüm, hastayı komaya soktu.)
14. The apoplectic reaction of the public to the new law was unexpected. (Yeni yasa hakkında halkın apoplectic tepkisi beklenmedikti.)
15. The apoplectic state of the patient required intensive care. (Hastanın apoplectic durumu yoğun bakım gerektirdi.)
16. The apoplectic stroke resulted in permanent brain damage. (Apoplectic inme, kalıcı beyin hasarına neden oldu.)
17. The apoplectic doctor was able to save the patient’s life. (Apoplectic doktor, hastanın hayatını kurtarmayı başardı.)
18. The apoplectic patient had to be rushed to the hospital

19. The apoplectic fit was brought on by extreme stress and anxiety. (Apoplectic kriz, aşırı stres ve kaygıdan kaynaklandı.)
20. The apoplectic expression on the boss’s face warned everyone to keep quiet. (Patronun yüzündeki apoplectic ifade, herkesi sessiz kalmaları konusunda uyardı.)

(Türkçe Çevirileri de eklenmiştir.)

1. John’s father became apoplectic when he found out he crashed his car. (John’un babası arabasını kaza yaptırdığını öğrenince apoplecticical oldu.)
2. The doctor diagnosed the patient with apoplectic seizures. (Doktor, hastayı apoplectical nöbetlerle teşhis etti.)
3. The news of the company’s bankruptcy made the CEO apoplectic. (Şirketin iflas haberleri CEO’yu apoplectic hale getirdi.)
4. The apoplectical state of the patient necessitated immediate medical intervention. (Hastanın apoplecticical durumu, acil tıbbi müdahaleyi gerektirdi.)
5. The politician’s apoplectic outburst during the debate shocked the audience. (Politikacının tartışma sırasında apoplecticical patlaması izleyicileri şok etti.)
6. The apoplectic stroke left the patient paralyzed on one side. (Apoplectic inme hastayı bir taraftan felç bıraktı.)
7. The apoplectical damage to the brain was irreversible. (Beyindeki apoplectical hasar geri dönüşü olmayacak şekildeydi.)
8. The apoplectic rage in her voice was unmistakable. (Sesindeki apoplecticical öfke tartışmasızdı.)
9. The apoplectical expression on his face showed his anger. (Yüzündeki apoplecticical ifade öfkesini gösterdi.)
10. The apoplectic symptoms included sudden numbness and weakness in one side of the body. (Apoplectic belirtiler arasında vücudun bir tarafında ani uyuşukluk ve güçsüzlük yer alır.)
11. The apoplectic stroke was caused by a ruptured blood vessel in the brain. (Apoplectic inme, beyindeki patlayan bir kan damarı tarafından neden oldu.)
12. The apoplectic patient required urgent medical attention. (Apoplectic hastanın acil tıbbi müdahaleye ihtiyacı vardı.)
13. The apoplectical episode left the patient in a coma. (Apoplectical bölüm, hastayı komaya soktu.)
14. The apoplectic reaction of the public to the new law was unexpected. (Yeni yasa hakkında halkın apoplectic tepkisi beklenmedikti.)
15. The apoplectic state of the patient required intensive care. (Hastanın apoplecticical durumu yoğun bakım gerektirdi.)
16. The apoplectic stroke resulted in permanent brain damage. (Apoplectic inme, kalıcı beyin hasarına neden oldu.)
17. The apoplectic doctor was able to save the patient’s life. (Apoplectic doktor, hastanın hayatını kurtarmayı başard