Angularly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Angularly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Angularly

Angularly kelimesi Türkçe’de “açısal olarak” anlamına gelir.

1. The plane tilted angularly during takeoff. (Uçak kalkış sırasında açısal olarak eğildi.)
2. The gymnast landed angularly on the mat. (Jimnastikçi mindere açısal olarak indi.)
3. The camera was mounted angularly to capture the full view. (Kamera tam görüntüyü yakalamak için açısal olarak monte edildi.)
4. The building was designed angularly to maximize the views. (Bina manzaraları maksimize etmek için açısal olarak tasarlandı.)
5. The tree branches grew angularly towards the sun. (Ağaç dalları güneşe doğru açısal olarak büyüdü.)
6. The car swerved angularly to avoid hitting the pedestrian. (Araba yayaya çarpmamak için açısal olarak savruldu.)
7. The robot arm moved angularly to complete the task. (Robot kol görevi tamamlamak için açısal olarak hareket etti.)
8. The sculpture was made angularly to create an abstract effect. (Heykel soyut bir etki yaratmak için açısal olarak yapıldı.)
9. The roof was angled angularly to allow for rainwater runoff. (Çatı yağmur suyu akışı için açısal olarak eğimliydi.)
10. The airplane turned angularly to align with the runway. (Uçak pistle hizalamak için açısal olarak döndü.)
11. The diving board was angled angularly for a better jump. (Dalma tahtası daha iyi atlamak için açısal olarak eğimliydi.)
12. The wall was painted angularly to create a 3D effect. (Duvar 3D etki yaratmak için açısal olarak boyandı.)
13. The rollercoaster twisted angularly throughout the ride. (Lunapark treni yolculuk boyunca açısal olarak döndü.)
14. The ship sailed angularly through the waves. (Gemi dalgaların arasından açısal olarak yelken açtı.)
15. The bow of the boat was angled angularly to cut through the water. (Teknenin önü açısal olarak eğimliydi suyu kesmek için.)
16. The slope of the hill was angled angularly for skiing. (Kaymak için tepenin eğimi açısal olarak eğimliydi.)
17. The football player kicked the ball angularly towards the goal. (Futbolcu topu kaleye açısal olarak doğru vurdu.)
18. The satellite dish was pointed angularly towards the sky. (Uydu anteni gökyüzüne açısal olarak yönlendirildi.)
19. The bridge was designed angularly to span the river. (Köprü nehrin üzerinden geçmek için açısal olarak tasarlandı.)
20. The streetlights were installed angularly for better visibility. (Sokak lambaları daha iyi görünürlük için açısal olarak kuruldu.)

Continued

1. The story will be continued in the next book. (Hikaye sonraki kitapta devam edecek.)
2. The rain continued for hours without stopping. (Yağmur saatlerce durmadan devam etti.)
3. She continued to practice the piano despite the distractions. (O, dikkat dağıtıcılar olmasına rağmen piyano çalışmaya devam etti.)
4. The band continued to play even after the power went out. (Grup elektrikler kesildikten sonra bile çalmaya devam etti.)
5. The negotiations continued late into the night. (Görüşmeler gece geç saatlere kadar devam etti.)
6. The teacher asked the students to continue their work while she stepped out. (Öğretmen, sınıftan çıkarken öğrencilerin çalışmalarına devam etmelerini istedi.)
7. Despite the setback, the project continued on schedule. (Engellemelere rağmen proje planlanan şekilde devam etti.)
8. The therapy sessions will need to continue for several more weeks. (Tedavi seansları birkaç hafta daha devam etmesi gerekecek.)
9. The company announced that it will continue to support the local community. (Şirket, yerel topluluğu desteklemeye devam edeceğini açıkladı.)
10. The construction work will continue through the weekend. (İnşaat çalışmaları hafta sonu boyunca devam edecek.)
11. The trend of remote work is expected to continue in the future. (Uzaktan çalışma trendinin gelecekte de devam etmesi bekleniyor.)
12. The athletes were told to continue their training during the off-season. (Sporculara, sezon dışında da antrenmanlarını sürdürmeleri söylendi.)
13. The fire department urged residents to continue to take precautions against wildfires. (İtfaiye, yangınla ilgili önlemleri almayı sürdürmeleri konusunda sakinleri uyardı.)
14. The investigation into the matter will continue until all the facts are known. (Meseleye ilişkin soruşturma tüm gerçekler ortaya çıkana kadar devam edecek.)
15. The charity organization plans to continue its efforts to help those in need. (Hayır kurumu ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için çalışmalarına devam etmeyi planlıyor.)
16. The road work will continue for several more months. (Yol çalışmaları birkaç ay daha devam edecek.)
17. The museum exhibit will continue until the end of the month. (Müze sergisi ayın sonuna kadar devam edecek.)
18. The rainforest conservation project aims to continue its efforts to protect endangered species. (Yağmur ormanı koruma projesi, nesli tükenmekte olan türleri koruma çabalarını sürdürmeyi hedefliyor.)
19. The team was determined to continue their winning streak. (Takım, kazanma serilerini devam ettirmeye kararlıydı.)
20. The tradition of annual family reunions will continue for generations to come. (Yıllık aile buluşm