Ambiguity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ambiguity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Ambiguity (Belirsizlik) ile İlgili Cümleler

Ambiguity kelimesi, bir cümle veya ifade içinde birden fazla anlama gelebilen veya açık bir şekilde tanımlanamayan bir durumu ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. The word “bat” has ambiguity, as it can refer to an animal or a sports equipment. (Kelime “bat”, bir hayvanı veya bir spor malzemesini ifade edebildiği için belirsizliğe sahiptir.)

  2. His statement had ambiguity, so we couldn’t understand his real intention. (Onun açıklaması belirsizdi, bu yüzden gerçek niyetini anlayamadık.)

  3. The ambiguity of the contract language led to a dispute between the two parties. (Sözleşme dilinin belirsizliği, iki taraf arasında bir anlaşmazlığa neden oldu.)

  4. The author intentionally used ambiguity in the story to create suspense. (Yazar hikayede kurgusal bir gerilim yaratmak için bilinçli olarak belirsizlik kullandı.)

  5. The politician’s ambiguity on the issue caused confusion among the voters. (Politikacının konudaki belirsizliği seçmenler arasında karışıklığa neden oldu.)

  6. The instructions were written with such ambiguity that nobody could follow them. (Talimatlar o kadar belirsiz yazılmıştı ki hiç kimse onları takip edemedi.)

  7. The painting’s ambiguity left the viewers guessing about its meaning. (Tablonun belirsizliği, izleyicilerin anlamı hakkında tahmin yürütmelerine neden oldu.)

  8. The ambiguity in the research findings requires further investigation. (Araştırma bulgularındaki belirsizlik, daha fazla araştırmayı gerektiriyor.)

  9. The joke had an ambiguity that made it both funny and confusing. (Şaka, hem komik hem de kafa karıştırıcı yapan bir belirsizliğe sahipti.)

  10. The poem’s ambiguity allowed readers to interpret it in different ways. (Şiirin belirsizliği, okuyucuların farklı şekillerde yorumlamasına izin verdi.)

  11. The ambiguity of the situation made it hard to decide what to do. (Durumun belirsizliği, ne yapacağına karar vermek zorlaştırdı.)

  12. The use of ambiguity in the advertisement was intended to attract a wider audience. (Reklamda belirsizlik kullanımı, daha geniş bir kitleyi çekmek için amaçlanmıştı.)

  13. The ambiguity of the term “love” is what makes it so difficult to define. (Terminolojinin belirsizliği, “aşk” ın tanımlanmasını zorlaştıran şeydir.)

  14. The ambiguity of the company’s policies caused confusion among the employees. (Şirketin politikalarındaki belirsizlik, çalışanlar arasında karışıklığa neden oldu.)

  15. The ambiguity of the law led to different interpretations by judges. (Hukukun belirsizliği, hakim

lerin farklı yorumlamalarına neden oldu.)

  1. The ambiguity in the instructions made it difficult to assemble the furniture. (Talimatların belirsizliği, mobilyaları birleştirmeyi zorlaştırdı.)

  2. The novel’s ambiguity left the readers with an open-ended conclusion. (Romanın belirsizliği, okuyucuları açık uçlu bir sonuçla bıraktı.)

  3. The ambiguity of the singer’s lyrics allowed listeners to relate to the song in their own way. (Şarkıcının şarkı sözlerindeki belirsizlik, dinleyicilerin kendi yolunda şarkıya bağlanmasına izin verdi.)

  4. The ambiguity in the math problem caused confusion among the students. (Matematik problemindeki belirsizlik, öğrenciler arasında karışıklığa neden oldu.)

  5. The artist’s use of ambiguity in the painting was intended to spark conversations and debates. (Sanatçının tabloda belirsizlik kullanımı, konuşmaları ve tartışmaları başlatmak için amaçlanmıştı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.