Puss İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Puss İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Puss İle İlgili Cümleler

Meaning: “Puss” is a slang word that means “kiss” in English.

1. I gave my girlfriend a goodnight puss before leaving her house. (Kız arkadaşıma evinden ayrılmadan önce iyi geceler öpücüğü verdim.)
2. He leaned in and gave her a soft puss on the cheek. (O, yanına yaslandı ve yanaklarına yumuşak bir öpücük verdi.)
3. She blushed when he asked for a puss on the lips. (O, dudaklarına bir öpücük istediğinde kızardı.)
4. They shared a sweet puss under the moonlight. (Onlar, ay ışığı altında tatlı bir öpücük paylaştılar.)
5. I can still remember the first time I got a puss from my crush. (Hala, ilk defa kalbimdeki kişiden bir öpücük aldığımı hatırlayabiliyorum.)
6. She puckered her lips for a quick puss before heading to work. (O, işe gitmeden önce hızlı bir öpücük için dudaklarını büzdü.)
7. He felt better after receiving a healing puss from his mother. (Annesinden şifa verici bir öpücük aldıktan sonra kendini daha iyi hissetti.)
8. She gave her puppy a loving puss on the nose. (O, yavrusuna sevgi dolu bir öpücük burununa verdi.)
9. He kissed her hand, and she returned the puss on his cheek. (O, elini öptü ve kız karşılığında yanaklarına bir öpücük verdi.)
10. She woke up to a good morning puss from her husband. (Kocasından iyi sabahlar öpücüğü ile uyandı.)
11. He blew her a flying puss from across the room. (O, odanın karşısından uçuşan bir öpücük gönderdi.)
12. She received a congratulatory puss on the graduation day. (Mezuniyet gününde tebrik öpücüğü aldı.)
13. He felt her love through the warm puss on his forehead. (O, alnına sıcak bir öpücük ile sevgisini hissetti.)
14. She gave her grandma a gentle puss on the cheek. (O, büyükannesine nazik bir öpücük verdi.)
15. He missed her so much that he sent a virtual puss through the phone. (O, onu o kadar özledi ki telefondan sanal bir öpücük gönderdi.)
16. She felt safe and secure in her father’s protective puss. (Babasının koruyucu öpücüğünde güvende ve emin hissetti.)
17. He received a farewell puss from his best friend before leaving the country. (Ülkeden ayrılmadan önce en yakın arkadaşından veda öpücüğü aldı.)
18. She blew a playful puss at the baby’s tummy. (O, bebeğin karnına oynak bir öpücük gönderdi.)

19. He leaned in for a quick puss on the lips before the first date ended. (İlk buluşmanın sonunda hızlı bir öpücük için dudaklarına yaklaştı.)
20. She felt grateful for the supportive puss from her best friend during tough times. (Zor zamanlarda en yakın arkadaşından destekleyici bir öpücük aldığı için minnettar hissetti.)