Aliveness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aliveness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Aliveness Nedir?

Aliveness, canlılık veya hayatta olma durumunu ifade eden bir İngilizce kelime olarak kullanılır. Bir varlığın canlı veya aktif olma durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. She could feel the aliveness of the city as she walked down the busy streets. (Şehrin canlılığını yürürken hissedebiliyordu.)
2. The flowers in the garden were a beautiful sign of aliveness after the long winter. (Bahçedeki çiçekler uzun kışın ardından canlılık belirtisiydi.)
3. The excitement of the crowd gave the concert a feeling of aliveness. (Kalabalığın heyecanı konserde bir canlılık hissi verdi.)
4. The sudden noise broke the aliveness of the calm morning. (Aniden gelen ses sakin sabahın canlılığını bozdu.)
5. The athlete’s performance showed his aliveness and energy. (Sporcu performansıyla canlılığını ve enerjisini gösterdi.)
6. The new puppy brought a sense of aliveness to the house. (Yeni köpek evde bir canlılık hissi getirdi.)
7. The ocean waves crashed against the shore with a beautiful aliveness. (Deniz dalgaları güzel bir canlılıkla kıyıya vurdu.)
8. The little girl’s laughter filled the room with aliveness. (Küçük kızın kahkahası odayı canlılıkla doldurdu.)
9. The old man’s eyes still held a spark of aliveness, even though his body was weak. (Yaşlı adamın gözlerinde bedeni zayıf olsa da hala bir canlılık kıvılcımı vardı.)
10. The sunrise brought a new aliveness to the landscape. (Güneş doğuşu manzaraya yeni bir canlılık getirdi.)
11. The dancers moved with an aliveness that captivated the audience. (Dansçılar seyirciyi büyüleyen bir canlılıkla hareket etti.)
12. The sound of birds chirping added to the aliveness of the park. (Kuşların ötüşü parkın canlılığına katkı sağladı.)
13. The smell of freshly baked bread filled the kitchen with aliveness. (Taze pişmiş ekmek kokusu mutfakta bir canlılık yarattı.)
14. The child’s curiosity and wonder showed a natural aliveness. (Çocuğun merakı ve hayranlığı doğal bir canlılık gösterdi.)
15. The music had a pulsing aliveness that made everyone want to dance. (Müzikte atışkan bir canlılık vardı ve herkes dans etmek istedi.)
16. The colors of the autumn leaves added to the aliveness of the forest. (Sonbahar yapraklarının renkleri ormanın canlılığına katkı sağladı.)
17. The starry night sky had a mysterious aliveness that filled the air. (Yıldızlı gece gökyüzü havayı dolduran gizemli bir canlılık taşıyordu.)
18. The artist’s brush strokes gave the painting a sense of al

iveness and movement. (Sanatçının fırça darbeleri resme bir canlılık ve hareket hissi kattı.)
19. The sound of the waterfall added to the aliveness of the natural surroundings. (Şelalenin sesi doğal ortamın canlılığına katkı sağladı.)

20. The team’s energy and enthusiasm showed their aliveness and determination to win. (Takımın enerjisi ve hevesi, kazanma kararlılıklarını gösterdiği bir canlılıkla ortaya çıktı.)