Afflicted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Afflicted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Afflicted (zor durumda kalmış, hastalık veya sıkıntıya maruz kalmış)

Afflicted kelimesi, bir kişinin hastalık, sıkıntı, yoksulluk veya zor durumda kaldığı anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. She was afflicted with a rare disease. (O, nadir bir hastalıkla mücadele ediyordu.)
  2. The villagers were afflicted by poverty. (Köylüler yoksullukla mücadele ediyorlardı.)
  3. The earthquake afflicted the entire city. (Deprem tüm şehri etkiledi.)
  4. He was afflicted by a sense of loneliness. (Yalnızlık hissiyle başa çıkıyordu.)
  5. The family was afflicted by a tragic loss. (Aile trajik bir kayıp yaşadı.)
  6. Many people are afflicted by mental illness. (Birçok insan zihinsel hastalıklarla mücadele ediyor.)
  7. The company was afflicted by a financial crisis. (Şirket mali bir krizle mücadele ediyordu.)
  8. She was afflicted by a broken heart. (O, kalbi kırık bir şekildeydi.)
  9. The community was afflicted by a natural disaster. (Topluluk doğal bir felaketle mücadele ediyordu.)
  10. He was afflicted by a lack of confidence. (O, özgüven eksikliğiyle başa çıkıyordu.)
  11. The city was afflicted by a wave of crime. (Şehir bir suç dalgasıyla mücadele ediyordu.)
  12. The country was afflicted by a period of political turmoil. (Ülke siyasi bir çalkantı dönemiyle mücadele ediyordu.)
  13. She was afflicted by a sense of hopelessness. (O, umutsuzluk hissiyle başa çıkmaya çalışıyordu.)
  14. The organization was afflicted by a lack of funding. (Organizasyon fon eksikliğiyle mücadele ediyordu.)
  15. He was afflicted by a chronic illness. (O, kronik bir hastalıkla mücadele ediyordu.)
  16. The team was afflicted by a series of injuries. (Takım bir dizi sakatlıkla mücadele ediyordu.)
  17. The region was afflicted by a drought. (Bölge kuraklıkla mücadele ediyordu.)
  18. She was afflicted by a sense of guilt. (O, suçluluk hissiyle başa çıkmaya çalışıyordu.)
  19. The school was afflicted by a lack of resources. (Okul kaynak eksikliğiyle mücadele ediyordu.)
  20. The company was afflicted by a scandal. (Şirket skandalın etkileriyle mücadele ediyordu.)
  1. The nation was afflicted by a pandemic. (Ulke pandemi ile mücadele ediyordu.)
  2. The town was afflicted by a severe storm. (Kasaba şiddetli bir fırtınayla mücadele ediyordu.)
  3. The family was afflicted by a tragic accident. (Aile trajik bir kazayla mücadele ediyordu.)
  4. He was afflicted by a fear of failure. (O, başarısızlık korkusuyla başa çıkmaya çalışıyordu.)
  5. The company was afflicted by a shortage of skilled workers. (Şirket yetenekli işçi eksikliğiyle mücadele ediyordu.)
  6. The community was afflicted by a rise in crime rates. (Topluluk suç oranlarındaki artışla mücadele ediyordu.)
  7. She was afflicted by a sense of insecurity. (O, güvensizlik hissiyle başa çıkmaya çalışıyordu.)
  8. The country was afflicted by a period of economic recession. (Ülke ekonomik durgunluk dönemiyle mücadele ediyordu.)
  9. The team was afflicted by a lack of motivation. (Takım motivasyon eksikliğiyle mücadele ediyordu.)
  10. The city was afflicted by a shortage of affordable housing. (Şehir uygun fiyatlı konut eksikliğiyle mücadele ediyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.