Progressive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Progressive İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Progressive Nedir?

Progressive kelimesi “ilerleyen, gelişen, ilerici” anlamına gelmektedir. İngilizcede sıklıkla kullanılan bir sıfattır.

  1. My parents are quite progressive and open-minded. (İngilizce: Ebeveynlerim oldukça ilerici ve açık fikirlidirler.)
  2. The new school curriculum includes more progressive teaching methods. (İngilizce: Yeni okul müfredatı daha ilerici öğretim yöntemlerini içeriyor.)
  3. The company has a progressive policy towards employee benefits. (İngilizce: Şirket, çalışan hakları konusunda ilerici bir politika izliyor.)
  4. She is known for her progressive views on social issues. (İngilizce: O, sosyal konularda ilerici görüşleriyle tanınıyor.)
  5. The new mayor promised to bring progressive changes to the city. (İngilizce: Yeni belediye başkanı, şehre ilerici değişiklikler getireceğini söz verdi.)
  6. I appreciate the progressive attitude of my colleagues towards diversity. (İngilizce: Çalışma arkadaşlarımın çeşitlilik konusunda ilerici tutumlarından memnunum.)
  7. The progressive tax system aims to reduce income inequality. (İngilizce: İlerici vergi sistemi, gelir eşitsizliğini azaltmayı hedefliyor.)
  8. He is a progressive thinker who believes in the power of education to bring positive change. (İngilizce: O, pozitif değişiklikler getirmek için eğitimin gücüne inanan ilerici bir düşünürdür.)
  9. The progressive rock band’s music is known for its complex rhythms and unusual time signatures. (İngilizce: İlerici rock grubunun müziği, karmaşık ritimleri ve sıradışı zaman imzalarıyla tanınır.)
  10. The company’s progressive policies have helped it attract and retain top talent. (İngilizce: Şirketin ilerici politikaları, en iyi yetenekleri çekmesine ve elde tutmasına yardımcı olmuştur.)
  11. The progressive party’s platform includes policies to address climate change and income inequality. (İngilizce: İlerici partinin platformu, iklim değişikliği ve gelir eşitsizliğiyle ilgili politikalar içermektedir.)
  12. She was praised for her

progressive approach to managing the company’s resources. (İngilizce: Şirketin kaynaklarını yönetme konusundaki ilerici yaklaşımı nedeniyle övüldü.)
13. The progressive education system emphasizes critical thinking and problem-solving skills. (İngilizce: İlerici eğitim sistemi, eleştirel düşünme ve problem çözme becerilerine vurgu yapar.)

  1. The progressive movement in politics seeks to promote social justice and equality. (İngilizce: Politikadaki ilerici hareket, sosyal adalet ve eşitliği teşvik etmeyi amaçlar.)
  2. The company’s progressive culture values diversity and inclusivity. (İngilizce: Şirketin ilerici kültürü, çeşitliliği ve kapsayıcılığı değer verir.)
  3. The progressive approach to healthcare emphasizes preventative measures and holistic treatments. (İngilizce: Sağlık hizmetlerinde ilerici yaklaşım, önleyici tedbirler ve bütüncül tedaviler üzerinde durur.)
  4. The progressive stance on immigration advocates for a pathway to citizenship for undocumented immigrants. (İngilizce: Göçmenlik konusundaki ilerici duruş, belgesiz göçmenler için vatandaşlık yolunun açılmasını savunur.)
  5. The progressive candidate’s campaign platform focuses on affordable housing and healthcare for all. (İngilizce: İlerici adayın kampanya platformu, herkes için uygun konut ve sağlık hizmetleri üzerinde odaklanır.)
  6. The progressive policy of free education for all has been implemented in some countries. (İngilizce: Herkes için ücretsiz eğitim ilerici bir politika olarak bazı ülkelerde uygulanmaktadır.)
  7. The progressive approach to criminal justice focuses on rehabilitation and reducing recidivism. (İngilizce: Ceza adaletindeki ilerici yaklaşım, rehabilite edici tedbirler ve tekrar suç işleme oranını azaltmaya odaklanır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.