Affable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Affable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Affable İle İlgili Cümleler

Affable, dost canlısı, samimi, hoşgörülü, kolay anlaşılır anlamlarına gelir.

  1. She had an affable personality that made everyone feel welcome. (O, herkesi hoş hissettiren dost canlısı bir kişiliğe sahipti.)
  2. The affable salesperson helped me choose the perfect dress for the occasion. (Samimi satış temsilcisi, benim için uygun elbiseyi seçmeme yardımcı oldu.)
  3. Despite his wealth and fame, he remained affable and approachable. (Zenginliğine ve ününe rağmen, o samimi ve ulaşılabilir kaldı.)
  4. The affable waiter made our dining experience much more enjoyable. (Samimi garson, yemeğimizi çok daha keyifli hale getirdi.)
  5. She has an affable way of communicating that puts people at ease. (İnsanları rahatlatan samimi bir iletişim tarzı var.)
  6. The affable host welcomed us with open arms into her home. (Samimi ev sahibi bizi evine açık kollarla karşıladı.)
  7. His affable nature made him popular among his colleagues. (Dost canlısı kişiliği, meslektaşları arasında popüler hale getirdi.)
  8. The affable doctor put her patients at ease with her warm bedside manner. (Sıcak yatak başı tarzıyla hastalarını rahatlatan samimi doktor.)
  9. Despite the difficult circumstances, she managed to maintain an affable attitude. (Zor koşullara rağmen, samimi bir tavır sergilemeyi başardı.)
  10. The affable coach was beloved by his team for his encouraging spirit. (Takımı tarafından teşvik edici ruhu için sevilen samimi koç.)
  11. The affable receptionist greeted us with a smile and offered us refreshments. (Gülümseyerek bizi karşılayan samimi resepsiyonist, bize ikramda bulundu.)
  12. His affable demeanor made him the perfect candidate for customer service. (Dost canlısı tavırları, müşteri hizmetleri için mükemmel aday yaptı.)
  13. The affable professor made himself available to his students outside of class hours. (Samimi profesör, ders saatleri dışında öğrencilerine kendini müsait kıldı.)
  14. Her affable sense of humor made her a hit with her audience. (Samimi mizah anlayışı, izleyicileri tarafından çok sevildi.)
  15. The affable couple welcomed their new neighbors with a homemade pie. (Samimi çift, ev yapımı bir tartla yeni komşularını karşıladı.)
  16. The affable team leader was able to motivate her team to achieve their goals. (Samimi takım lideri, takımını hedeflerine ulaşmaya teşvik edebildi.)
  17. The affable barista always remembers her customers’ orders and greets them by name. (Samimi barista, müşterilerinin siparişlerini hatırlar ve on

larına isimleriyle hitap eder.)
18. His affable personality helped him build strong relationships with his clients. (Dost canlısı kişiliği, müşterileriyle güçlü ilişkiler kurmasına yardımcı oldu.)

  1. The affable volunteer made a positive impact on the community with her cheerful attitude. (Samimi gönüllü, neşeli tutumuyla toplumda olumlu bir etki yarattı.)
  2. Despite their differences, the affable politicians were able to find common ground and work together for the greater good. (Farklılıklarına rağmen, samimi siyasetçiler ortak nokta bulmayı başardılar ve büyük iyilik için birlikte çalıştılar.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.