Adulation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Adulation İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Adulation Nedir?

Adulation, aşırı övgü veya hayranlık gösterme eylemidir. Bu kelime, bir kişinin başkalarını etkilemek veya onların iyiliğinden yararlanmak için yalan söyleyerek veya abartarak onları memnun etmeye çalıştığı durumlarda kullanılır.

Örnek cümleler:

  1. Jane’s adulation of her boss was obvious in the way she fawned over him. (Jane’in patronuna olan hayranlığı, ona pohpohladığı şekilde açıktı.)
  2. The politician’s adulation of his supporters was insincere and manipulative. (Politikacının destekçilerine olan hayranlığı samimiyetsiz ve manipülatifti.)
  3. The actress was uncomfortable with the adulation she received from her fans. (Aktris hayranlarından aldığı hayranlıktan rahatsızdı.)
  4. His adulation of the singer was so extreme that he would do anything to meet her. (Sarkıcıya olan hayranlığı o kadar aşırıydı ki onu görmek için her şeyi yapardı.)
  5. The adulation he received from his colleagues made him feel like he was on top of the world. (Meslektaşlarından aldığı hayranlık onu dünya üzerindeki en iyi insan gibi hissettirdi.)
  6. The CEO was used to adulation from his subordinates, but he never let it go to his head. (CEO, astlarından gelen hayranlığa alışkındı, ancak hiçbir zaman kafasını şişirmedi.)
  7. She was uncomfortable with the adulation that came with being a celebrity. (Ünlü olmanın getirdiği hayranlıkla rahatsızdı.)
  8. His adulation of his wife was apparent in the way he spoke about her to others. (Karısına olan hayranlığı, başkalarına onun hakkında konuşurken açıkça ortaya çıktı.)
  9. The adulation of his followers was a double-edged sword for the cult leader. (Takipçilerinin hayranlığı, tarikat lideri için iki uçlu bir kılıçtı.)
  10. The athlete was uncomfortable with the adulation he received after his victory. (Siyah beyaz spikerin zaferinden sonra aldığı hayranlık, onu rahatsız etti.)
  11. She was taken aback by the adulation she received from her new coworkers. (Yeni meslektaşlarından aldığı hayranlık karşısında şaşkına döndü.)
  12. His adulation of his favorite author was apparent in the way he collected all of her books. (En sevdiği yazarına olan hayranlığı, tüm kitaplarını toplama şeklinde ortaya çıktı.)
  13. The adulation of his fans was a source of motivation for the musician. (Hayranlarının hayranlığı, müzisyen için bir motivasyon kaynağıydı.)
  14. The adulation he received from his coworkers made him feel appreciated and valued. (Meslektaşlarından aldığı hayranlık, onu takdir edildiğini ve değer verildi
  1. The CEO was uncomfortable with the adulation he received from the media. (CEO, medyadan aldığı hayranlıktan rahatsızdı.)
  2. The actor’s adulation of his costar was evident in the way he spoke about her. (Aktörün, oyuncu arkadaşına olan hayranlığı, onun hakkında konuşma şeklinde açıkça ortaya çıktı.)
  3. The author was surprised by the adulation she received for her first book. (Yazar, ilk kitabı için aldığı hayranlık karşısında şaşırdı.)
  4. The politician’s adulation of his own accomplishments was off-putting to his constituents. (Politikacının kendi başarılarına olan hayranlığı, seçmenlerini rahatsız etti.)
  5. The singer’s adulation of her fans was genuine and heartfelt. (Şarkıcının hayranlarına olan hayranlığı gerçek ve samimiydi.)
  6. The coach’s adulation of his star player was justified by the player’s impressive performance. (Koçun yıldız oyuncusuna olan hayranlığı, oyuncunun etkileyici performansıyla haklıydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.