Adulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Adulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Adulate

Adulate kelimesi Türkçe’de “övmek, methetmek” anlamına gelir.

  1. He adulated his boss in hopes of getting a promotion. (Patronunu terfi alabilmek umuduyla methetti.)
  2. The journalist was accused of adulating the politician in her article. (Gazeteci, makalesinde siyasetçiyi methetmekle suçlandı.)
  3. She adulated her favorite actor by attending all of his movie premieres. (En sevdiği oyuncuyu bütün filmlerinin prömiyerlerine katılarak methetti.)
  4. The athlete was uncomfortable with the way his coach adulated him in front of the team. (Antrenörün takım önünde kendisini methetmesi sporcu için rahatsız ediciydi.)
  5. The teacher did not appreciate the student’s attempts to adulate her. (Öğretmen, öğrencisinin kendisini methetme çabalarını takdir etmedi.)
  6. She was accused of adulating her rich husband in order to maintain her luxurious lifestyle. (Lüks yaşantısını sürdürebilmek için zengin kocasını methetmekle suçlandı.)
  7. The politician was known for adulating his constituents in public speeches. (Siyasetçi, halkını kamuoyu önünde methetmekle tanınırdı.)
  8. The coach’s constant adulation of his star player caused jealousy among the rest of the team. (Antrenörün sürekli yıldız oyuncusunu methetmesi, diğer takım üyeleri arasında kıskançlık yarattı.)
  9. The author’s fans would often adulate her during book signings. (Yazarın hayranları kitap imza günlerinde onu sık sık methederlerdi.)
  10. She found it uncomfortable when her friend would adulate her beauty. (Arkadaşının güzelliğini methetmesi onun için rahatsız ediciydi.)
  11. The singer was uncomfortable with the way her fans adulated her on social media. (Şarkıcı, hayranlarının sosyal medyada kendisini methetme şeklinden rahatsızdı.)
  12. The company’s CEO was known for adulating himself in company meetings. (Şirket CEO’su, şirket toplantılarında kendisini methetmekle tanınırdı.)
  13. She adulated her mother for her hard work and dedication. (Annelerinin sıkı çalışma ve özverisi için onu methetti.)
  14. The student was accused of adulating the teacher in order to receive better grades. (Öğrenci, daha iyi not alabilmek için öğretmenini methetmekle suçlandı.)
  15. The actress was uncomfortable with the way the interviewer adulated her during the interview. (Röportaj sırasında röportajcının onu methetmesi, aktris için rahatsız ediciydi.)
  16. He adulated his girlfriend’s cooking skills, but secretly preferred his own cooking. (Kız arkadaşının yemek yapma becerilerini methetti, ama gizlice kendi yemeğini tercih ediyordu.)
  17. The artist’s fans would often
  1. The artist’s fans would often adulate her for her unique and innovative art style. (Sanatçının hayranları, benzersiz ve yenilikçi sanat tarzı için sık sık onu methederlerdi.)
  2. The politician’s opponents accused him of adulating himself too much during his campaign speeches. (Siyasetçinin rakipleri, kampanya konuşmalarında kendisini çok fazla methetmekle suçladılar.)
  3. The manager was uncomfortable with the way his employee would adulate him in hopes of getting a promotion. (Yönetici, terfi alabilmek umuduyla onu metheden çalışanının tavırlarından rahatsızdı.)
  4. The chef was praised and adulated by food critics for his culinary skills. (Şef, gastronomi uzmanları tarafından yemek yapma becerileri için övüldü ve methedildi.)

Translation

  1. Patronunu terfi alabilmek umuduyla methetti.
  2. Gazeteci, makalesinde siyasetçiyi methetmekle suçlandı.
  3. En sevdiği oyuncuyu bütün filmlerinin prömiyerlerine katılarak methetti.
  4. Antrenörün takım önünde kendisini methetmesi sporcu için rahatsız ediciydi.
  5. Öğretmen, öğrencisinin kendisini methetme çabalarını takdir etmedi.
  6. Lüks yaşantısını sürdürebilmek için zengin kocasını methetmekle suçlandı.
  7. Siyasetçi, halkını kamuoyu önünde methetmekle tanınırdı.
  8. Antrenörün sürekli yıldız oyuncusunu methetmesi, diğer takım üyeleri arasında kıskançlık yarattı.
  9. Yazarın hayranları kitap imza günlerinde onu sık sık methederlerdi.
  10. Arkadaşının güzelliğini methetmesi onun için rahatsız ediciydi.
  11. Şarkıcı, hayranlarının sosyal medyada kendisini methetme şeklinden rahatsızdı.
  12. Şirket CEO’su, şirket toplantılarında kendisini methetmekle tanınırdı.
  13. Annelerinin sıkı çalışma ve özverisi için onu methetti.
  14. Öğrenci, daha iyi not alabilmek için öğretmenini methetmekle suçlandı.
  15. Röportaj sırasında röportajcının onu methetmesi, aktris için rahatsız ediciydi.
  16. Kız arkadaşının yemek yapma becerilerini methetti, ama gizlice kendi yemeğini tercih ediyordu.
  17. Sanatçının hayranları, benzersiz ve yenilikçi sanat tarzı için sık sık onu methederlerdi.
  18. Siyasetçinin rakipleri, kampanya konuşmalarında kendisini çok fazla methetmekle suçladılar.
  19. Yönetici, terfi

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.