Acuteness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acuteness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acuteness

Acuteness, Türkçe’de keskinlik veya şiddet anlamına gelir. Bir durumun ya da duygunun yoğunluğu ve şiddeti olarak ifade edilebilir.

  1. The acuteness of his pain was unbearable. (Onun acısı dayanılmazdı.)
  2. The acuteness of the situation made him nervous. (Durumun şiddeti onu sinirlendirdi.)
  3. The acuteness of her sense of smell allowed her to detect the slightest odors. (Koku alma duyusunun keskinliği onun en hafif kokuları bile fark etmesini sağladı.)
  4. The acuteness of his hearing enabled him to hear even the faintest sounds. (İşitme duyusunun keskinliği onun en hafif sesleri bile duymasını sağladı.)
  5. The acuteness of her vision was remarkable. (Görme duyusunun keskinliği dikkat çekiciydi.)
  6. The acuteness of his intelligence made him stand out from his peers. (Zekâsının keskinliği onu akranlarından öne çıkardı.)
  7. The acuteness of her criticism was sometimes too harsh. (Eleştirilerinin şiddeti bazen çok sertti.)
  8. The acuteness of his sense of taste helped him become a successful chef. (Tat alma duyusunun keskinliği onun başarılı bir şef olmasına yardımcı oldu.)
  9. The acuteness of his sense of touch allowed him to identify different textures easily. (Dokunma duyusunun keskinliği onun farklı dokuları kolayca tanımasını sağladı.)
  10. The acuteness of her intuition helped her make the right decisions. (Sezgilerinin keskinliği doğru kararlar almasına yardımcı oldu.)
  11. The acuteness of his anger was frightening. (Öfkesinin şiddeti korkutucuydu.)
  12. The acuteness of his fear made him freeze. (Korkusunun keskinliği onu dondurdu.)
  13. The acuteness of her sadness was palpable. (Üzüntüsünün keskinliği hissedilebilirdi.)
  14. The acuteness of his excitement was contagious. (Heyecanının şiddeti bulaşıcıydı.)
  15. The acuteness of her disappointment was heartbreaking. (Hayal kırıklığının keskinliği yürek burkucuydu.)
  16. The acuteness of his concentration was impressive. (Yoğunlaşma derecesi etkileyiciydi.)
  17. The acuteness of her memory was exceptional. (Belleğinin keskinliği olağanüstüydü.)
  18. The acuteness of his skills made him a valuable asset to the company. (Yeteneklerinin keskinliği onu şirket için değerli bir varlık haline getirdi.)
  19. The acuteness of her creativity was inspiring. (Yaratıcılığının keskinliği ilham vericiydi.)
  20. The acuteness of his awareness saved his life. (Farkındalık dereces

ının keskinliği hayatını kurtardı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.