Acquit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acquit İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Acquit İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: aklayarak suçsuz bulma, cezasız bırakma

  1. The jury acquitted the defendant of all charges.
    Jüri, sanığı tüm suçlamalardan aklayarak suçsuz buldu.

  2. The judge acquitted the accused due to lack of evidence.
    Hakim, delil yetersizliği nedeniyle suçlu bulunmayarak serbest bıraktı.

  3. The suspect was acquitted after the real culprit was caught.
    Gerçek suçlu yakalandıktan sonra şüpheli aklandı.

  4. The lawyer managed to acquit his client through a brilliant defense.
    Avukat, parlak savunmasıyla müvekkilini suçsuz bulmaya yönlendirdi.

  5. The defendant was acquitted on the basis of self-defense.
    Sanık, kendini savunma hakkına dayanarak suçsuz bulundu.

  6. The court acquitted the accused after new evidence was presented.
    Yeni deliller sunulduktan sonra mahkeme, sanığı suçsuz buldu.

  7. The prosecutor failed to prove his case and the defendant was acquitted.
    Savcı, davanın kanıtlanamaması nedeniyle sanığın suçsuz bulunmasını sağlayamadı.

  8. The judge had no choice but to acquit the defendant due to lack of evidence.
    Hakim, delil yetersizliği nedeniyle sanığı suçsuz bulmaktan başka seçeneği yoktu.

  9. The defendant’s alibi was strong enough to acquit him of the crime.
    Sanığın mazereti, suçsuz bulunmasına yeterince güçlüydü.

  10. The defense attorney worked hard to acquit his client of the charges.
    Savunma avukatı, müvekkilini suçlamalardan aklatmak için çok çalıştı.

  11. The judge acquitted the defendant despite public pressure to convict.
    Halk baskısına rağmen hakim, sanığı suçsuz buldu.

  12. The defendant’s innocence was finally proven and he was acquitted.
    Sanığın masumiyeti sonunda kanıtlandı ve suçsuz bulundu.

  13. The prosecution’s case fell apart and the defendant was acquitted.

Savcılığın dava dosyası çöktü ve sanık aklandı.

  1. The jury deliberated for hours before finally acquitting the defendant.
    Jüri, sanığı sonunda aklatmak için saatlerce görüştü.

  2. The defendant was acquitted of all charges, much to the relief of his family.
    Sanık, tüm suçlamalardan aklandı ve ailesi büyük bir rahatlama yaşadı.

  3. The judge had no choice but to acquit the defendant due to a lack of credible witnesses.
    Hakim, inandırıcı tanıkların eksikliği nedeniyle sanığı suçsuz bulmaktan başka seçeneği yoktu.

  4. The defendant’s attorney argued that the evidence was circumstantial and he should be acquitted.
    Sanığın avukatı, delillerin dolaylı olduğunu ve müvekkilinin aklandığını savundu.

  5. The defendant was acquitted after the prosecution failed to prove his guilt beyond a reasonable doubt.
    Savcılık, makul şüphe ötesinde suçluluğunu kanıtlayamadığı için sanık aklandı.

  6. The jury was not convinced by the prosecution’s case and acquitted the defendant.
    Jüri, savcılığın dava dosyasına inanmadı ve sanığı akletti.

  7. The defendant’s acquittal was a victory for justice and the rule of law.
    Sanığın suçsuz bulunması, adalet ve hukukun zaferiydi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.