Accumulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accumulate İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Accumulate

Accumulate, biriktirmek, toplamak, artmak anlamına gelir.

1. I need to accumulate more money before I can buy a new car. (Benim yeni bir araba almadan önce daha fazla para biriktirmem gerekiyor.)
2. Over the years, he managed to accumulate a vast collection of books. (Yıllar boyunca, geniş bir kitap koleksiyonu biriktirmeyi başardı.)
3. The snow continued to accumulate on the ground throughout the night. (Kar bütün gece boyunca yere birikmeye devam etti.)
4. She was able to accumulate a large number of followers on social media. (Sosyal medyada büyük bir takipçi kitlesi biriktirebildi.)
5. We need to accumulate more evidence before we can make a decision. (Karar vermeden önce daha fazla kanıt biriktirmemiz gerekiyor.)
6. The company has been trying to accumulate more assets. (Şirket daha fazla varlık biriktirmeye çalışıyor.)
7. The water in the river gradually accumulated after heavy rains. (Nehirdeki su, şiddetli yağmurlardan sonra yavaş yavaş birikti.)
8. She was able to accumulate a lot of knowledge through years of study. (Yıllarca süren çalışmalar sayesinde çok fazla bilgi biriktirebildi.)
9. He managed to accumulate a significant amount of wealth over his lifetime. (Ömrü boyunca önemli bir servet biriktirmeyi başardı.)
10. The dust had accumulated on the furniture because no one had cleaned it for weeks. (Haftalar boyunca kimse temizlemediği için mobilyaların üzerinde toz birikmişti.)
11. She was able to accumulate a lot of experience by working in different fields. (Farklı alanlarda çalışarak çok fazla deneyim biriktirebildi.)
12. The company’s profits have been accumulating steadily over the past few years. (Şirketin karları son birkaç yılda istikrarlı bir şekilde birikmekte.)
13. The garbage had accumulated in the streets because the garbage truck didn’t come for days. (Çöp kamyonu günlerdir gelmediği için sokaklarda çöp birikmişti.)
14. He was able to accumulate a large following by posting informative content online. (Bilgilendirici içerikler paylaşarak büyük bir takipçi kitlesi biriktirebildi.)
15. The company’s debt has been accumulating over the past few years. (Şirketin borçları son birkaç yılda birikmekte.)
16. She was able to accumulate a lot of frequent flyer miles by traveling for work. (İş seyahatleri sayes

, çok sayıda sık uçan yolcu mil biriktirebildi.)
17. The snow was accumulating so quickly that they had to shovel it off the driveway several times a day. (Kar o kadar hızlı birikmekteydi ki, arabaları garajdan çıkarabilmek için günde birkaç kez küremeleri gerekiyordu.)

18. He was able to accumulate a vast knowledge of history through years of research. (Araştırmalar yoluyla yıllar boyunca geniş bir tarih bilgisi biriktirebildi.)
19. The company has been trying to accumulate more market share by offering competitive prices. (Rekabetçi fiyatlar sunarak daha fazla pazar payı biriktirmeye çalışıyorlar.)
20. The dust had accumulated in the attic over the years because no one went up there very often. (Kimse oraya çok sık çıkmadığı için yıllar boyunca çatı katında toz birikti.)