Dour İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Dour İle İlgili Cümleler
Anlamı: İnatçı, somurtkan, sert mizaçlı, aksi
Örnek cümleler:
- She is dour and never smiles. (O, somurtkan ve hiç gülmez.)
- He has a dour personality and rarely socializes. (Onun sert bir kişiliği var ve nadiren sosyalleşir.)
- Her dour expression scared off the children. (Onun somurtkan ifadesi çocukları korkuttu.)
- His dour attitude made it hard to work with him. (Onun inatçı tutumu, onunla çalışmayı zorlaştırdı.)
- The dour weather ruined our plans for the day. (Sert hava koşulları, gün için planlarımızı mahvetti.)
- She gave a dour look when she saw the mess in the room. (Odağa bakınca, somurtkan bir ifadeyle baktı.)
- The dour old man refused to help anyone. (Sert mizaçlı yaşlı adam, kimseye yardım etmeyi reddetti.)
- His dour tone of voice made it clear that he was not happy. (Onun somurtkan ses tonu, mutlu olmadığını açıkça ortaya koydu.)
- The dour look on his face was a warning to stay away. (Yüzündeki somurtkan ifade, uzak durulması gerektiğine dair bir uyarıydı.)
- Her dour nature made her difficult to get along with. (Onun inatçı doğası, onunla geçinmeyi zorlaştırdı.)
- The dour boss never gave any compliments to his employees. (Sert patronu, çalışanlarına hiçbir övgüde bulunmadı.)
- His dour personality made it hard for him to make friends. (Onun sert kişiliği, onun arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
- The dour expression on her face made it clear she didn’t want to talk. (Yüzündeki somurtkan ifade, konuşmak istemediğini açıkça ortaya koydu.)
- His dour attitude towards work made his colleagues resent him. (Onun işe karşı inatçı tutumu, meslektaşları tarafından ona karşı öfkeye neden oldu.)
- The dour weather made the whole city feel gloomy. (Sert hava koşulları, tüm şehri kasvetli hissettirdi.)
- She had a dour look on her face after hearing the bad news. (Kötü haberi duyduktan sonra yüzünde somurtkan bir if
ade vardı.)
- His dour behavior towards his wife was causing problems in their marriage. (Eşine karşı inatçı davranışları, evliliklerinde sorunlara neden oluyordu.)
- The dour old lady never spoke to anyone in the neighborhood. (Sert mizaçlı yaşlı kadın, mahallede hiç kimseyle konuşmazdı.)
- His dour response to the suggestion made everyone uncomfortable. (Öneriye verdiği inatçı yanıt, herkesi rahatsız etti.)
- The dour expression on his face never changed, no matter what happened. (Yüzündeki somurtkan ifade, ne olursa olsun hiç değişmedi.)
Hemen Yorum Yaz