Lap İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Lap İle İlgili Cümleler
Lap, İngilizce dilinde “kucaklama, örtme” anlamına gelir. Aşağıda lap kelimesinin kullanımıyla ilgili 20 örnek cümle yer almaktadır:
- I gave my cat a warm lap to sleep on. (Kedime uyuyabileceği sıcak bir kucağım verdim.)
- She wrapped the blanket around her lap to stay warm. (Sıcak kalmak için battaniyeyi kucağına sardı.)
- The little girl climbed onto her father’s lap for a story. (Küçük kız hikaye dinlemek için babasının kucağına çıktı.)
- The puppy rested in my lap while I watched TV. (Köpek yavrusu TV izlerken benim kucağımda dinlendi.)
- He held the baby on his lap and bounced her up and down. (Bebekleri kucağına alıp yukarı-aşağı sallar.)
- The woman spilled hot tea on her lap and burned herself. (Kadın sıcak çayı kucağına döktü ve kendini yaktı.)
- I put my laptop on my lap and started typing. (Laptopumu kucağıma koydum ve yazmaya başladım.)
- The old man sat on the bench with his granddaughter on his lap. (Yaşlı adam torunuyla birlikte bankta oturdu.)
- She draped her coat over her lap to hide her stained pants. (Lekelemiş pantolonunu saklamak için paltosunu kucağına serdi.)
- The couple shared a lap blanket on the chilly evening. (Çift soğuk akşamda bir battaniyeyi paylaştı.)
- I felt a lap dog climb onto my lap while I was reading. (Okurken bir kucağa uygun köpek kucağıma tırmandı.)
- The lap of luxury is something he always dreamed of. (Lüks hayat hep hayal ettiği bir şey.)
- She stroked the cat’s fur in her lap and felt relaxed. (Kediyi kucağındaki tüylerle okşadı ve rahatladı.)
- The child clung to her mother’s lap during the scary movie. (Korkunç film sırasında çocuk annesinin kucağına yapıştı.)
- I rested my head on my mother’s lap and closed my eyes. (Başımı annemin kucağına yasladım ve gözlerimi kapattım.)
- The father and son fished together on the dock, the boy on his father’s lap. (Baba ve oğul birlikte balık tuttular, çocuk babasının kucağındaydı.)
- The singer had fans on her lap as she signed autographs. (Şarkıcı hayranlarını yanına alarak imza dağıttı.)
- The lap of the race was the most exciting part of the marathon. (Yarışın son turu maratonun en heyecanlı kısmıydı.)
- She hugged her friend tightly in her lap, not wanting to let go. (Ark
- She hugged her friend tightly in her lap, not wanting to let go. (Arkadaşını sıkıca kucakladı, bırakmak istemiyordu.)
- The artist painted the landscape while sitting on a lap of grass. (Sanatçı, çimenlerin üzerinde oturarak manzaranın resmini yaptı.)
Bu cümleler lap kelimesinin çeşitli anlamlarını ve kullanım alanlarını göstermektedir.
Hemen Yorum Yaz