İnglorious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Inglorious
İngilizce anlamı: utanç verici, şerefine yaraşmayan, rezil
İnglorious kelimesi cümle içinde aşağılayıcı bir anlam ifade eder ve genellikle olumsuz bir durumu veya olayı betimlemek için kullanılır.
-
The athlete had an inglorious end to his career after he was caught doping. (Sporcu doping yaptığı için kariyerinin sonu utanç verici oldu.)
-
The company’s inglorious reputation made it difficult to attract new investors. (Şirketin kötü ünü, yeni yatırımcıları çekmeyi zorlaştırdı.)
-
The politician’s inglorious past made it hard for him to gain support from voters. (Politikacının utanç verici geçmişi, seçmenlerin desteğini kazanmasını zorlaştırdı.)
-
The battle was an inglorious defeat for the army. (Savaş, ordu için utanç verici bir yenilgiydi.)
-
The movie was an inglorious flop at the box office. (Film, gişede rezil bir başarısızlık oldu.)
-
The dictator’s reign was marked by inglorious acts of violence against his own people. (Diktatörün saltanatı, kendi halkına karşı utanç verici şiddet eylemleriyle doluydu.)
-
The singer’s inglorious behavior at the concert led to a lot of criticism from the media. (Şarkıcının konserdeki rezil davranışı, medyadan birçok eleştiri aldı.)
-
The company’s inglorious safety record was exposed after a serious accident. (Ciddi bir kaza sonrasında şirketin kötü güvenlik sicili ortaya çıktı.)
-
The team’s inglorious performance in the tournament disappointed their fans. (Takımın turnuvadaki kötü performansı, hayranlarını hayal kırıklığına uğrattı.)
-
The novel’s inglorious ending left readers feeling unsatisfied. (Romanın utanç verici sonu, okuyucuları tatminsiz hissettirdi.)
-
The politician’s inglorious remarks about minorities caused a public outcry. (Politikacının azınlıklarla ilgili utanç verici sözleri, halkta büyük tepkiye neden oldu.)
-
The artist’s inglorious behavior backstage shocked his fans. (Sanatçının sahne arkasındaki rezil davranışı hayranlarını şaşırttı.)
-
The company’s inglorious treatment of its employees led to a strike. (Şirketin çalışanlarına kötü muamelesi bir greve neden oldu.)
-
The coach’s inglorious tactics during the game caused a lot of controversy. (Antrenörün oyun sırasında rezil taktikleri, birçok tartışmaya neden oldu.)
-
The politician’s inglorious attempt to cover up the scandal only made things worse. (Politikacının skandalı örtbas etme çabası sadece işleri daha da kötüleştirdi.)
-
The actor’s inglorious behavior
-
The actor’s inglorious behavior on set caused him to be fired from the movie. (Aktörün setteki utanç verici davranışları, filmdeki işine son verilmesine neden oldu.)
-
The team’s inglorious defeat was a bitter pill to swallow for their fans. (Takımın utanç verici yenilgisi, hayranları için acı bir tecrübe oldu.)
-
The company’s inglorious history of environmental violations was exposed by a group of activists. (Çevresel ihlaller konusunda şirketin utanç verici tarihi, bir grup aktivist tarafından ortaya çıkarıldı.)
-
The musician’s inglorious behavior at the awards ceremony caused a lot of embarrassment for his record label. (Müzisyenin ödül törenindeki rezil davranışı, plak şirketi için çok utanç vericiydi.)
-
The author’s inglorious attempt to plagiarize another writer’s work tarnished his reputation. (Yazarın başka bir yazarın çalışmasını çalma girişimi, itibarını lekeledi.)
Türkçe Anlamları:
utanç verici, şerefsiz, şerefine yaraşmayan, övünülemez, onursuz, rezil, aşağılık, iğrenç, ayıp, çirkin, başarısız, düşük, alçak
Hemen Yorum Yaz