Bruise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bruise İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Bruise (Çürük, Morartı) İle İlgili Örnek Cümleler:

Çürük: Vücutta kanama sonucu meydana gelen bir cilt lezyonu

  1. I fell down the stairs and got a bruise on my leg.
    (Merdivenden düştüm ve bacağımda çürük oldu.)
  2. She had a nasty bruise on her arm after playing rugby.
    (Rugby oynadıktan sonra kolu üzerinde kötü bir çürük vardı.)
  3. The athlete’s body was covered in bruises after the intense training session.
    (Sporcunun vücudu yoğun antrenman seansından sonra çürüklerle kaplıydı.)
  4. The doctor examined the patient’s bruises to check for any underlying injuries.
    (Doktor, temelinde yaralanma olup olmadığını kontrol etmek için hastanın çürüklerini muayene etti.)
  5. I applied ice to my bruise to reduce the swelling.
    (Çürüğüme buz uyguladım, şişliği azaltmak için.)
  6. The bruise on her face made it difficult for her to apply makeup.
    (Yüzündeki çürük makyaj yapmasını zorlaştırdı.)
  7. He tried to hide his bruise with long sleeves.
    (Uzun kollu giyerek çürüğünü gizlemeye çalıştı.)
  8. The bruises on her back were a result of physical abuse.
    (Sırtındaki çürükler fiziksel kötüye kullanımın bir sonucuydu.)
  9. The doctor recommended rest and elevation for the bruised ankle.
    (Doktor, çürük bilek için dinlenme ve yükseltme önerdi.)
  10. She winced in pain when the nurse touched her bruise.
    (Hemşire çürüğüne dokunduğunda acıdan yüzünü buruşturdu.)
  11. The bruise on his forehead was starting to turn yellow, indicating it was healing.
    (Alnındaki çürük sarıya dönüyordu, iyileştiğini gösteriyordu.)
  12. She had a bruise on her hip from falling off her bike.
    (Bisikletinden düşerek kalçasında bir çürük oldu.)
  13. The toddler’s bruise looked worse than it actually was.
    (Todler’in çürüğü, aslında olduğundan daha kötü görünüyordu.)
  14. He didn’t even feel the bruise until the next day.
    (Çürüğüne bir sonraki gün kadar bile hissetmedi.)
  15. The bruise on her thigh was so big it looked like a grapefruit.
    (Bacağındaki çürük o kadar büyüktü ki greyfurt gibi görünüyordu.)
  16. She couldn’t wear her favorite dress because of the bruise on her shoulder.
    (Omuzundaki çürük nedeniyle favori elbisesini giyemiyordu.)
  1. The bruise on his chest made it hard for him to breathe deeply.
    (Göğsündeki çürük derin nefes almaya engel oldu.)
  2. She covered her bruise with a bandage to protect it from further injury.
    (Çürüğünü daha fazla zarar görmesini önlemek için bir bandajla kapladı.)
  3. The doctor advised him to take painkillers for the bruise, but to avoid aspirin.
    (Doktor, çürük için ağrı kesiciler almasını ancak aspirinden kaçınmasını önerdi.)

Türkçe Karşılıklar: çürük, morluk, yara, bere, leke.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.