Wonderment İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Wonderment Nedir?
Wonderment, bir şey hakkında hayranlık ve şaşkınlık hissi uyandıran duygudur.
Örnek Cümleler:
- I watched in wonderment as the sun rose over the mountains. (Dağların üzerinde güneş doğarken hayranlıkla izledim.)
- She stared at the painting with wonderment, amazed by its beauty. (Tabloya hayranlıkla bakarak, güzelliğinden şaşırdı.)
- He gazed up at the stars with wonderment, pondering the vastness of the universe. (Evrenin genişliğini düşünerek, yıldızlara hayranlıkla baktı.)
- The children looked at the magician’s tricks with wonderment. (Çocuklar, sihirbazın numaralarına hayranlıkla baktılar.)
- The visitors gazed at the ancient ruins in wonderment. (Ziyaretçiler, antik kalıntılara hayranlıkla baktılar.)
- The audience watched the acrobat’s performance in wonderment. (Seyirciler, akrobattın gösterisini hayranlıkla izlediler.)
- The tourists stood in wonderment at the foot of the waterfall. (Turistler, şelalenin ayaklarına hayranlıkla durdular.)
- As the plane took off, I looked out the window in wonderment. (Uçak havalanırken, camdan hayranlıkla dışarıya baktım.)
- She felt a sense of wonderment as she stepped inside the grand cathedral. (Büyük katedrale adım attığında, bir hayranlık hissi duydu.)
- The astronaut felt a sense of wonderment as he looked back at Earth from space. (Astronot, uzaydan Dünya’ya bakarken bir hayranlık hissi hissetti.)
- The child watched the circus performers with wonderment in his eyes. (Çocuk, gözlerinde hayranlıkla sirk göstericilerini izledi.)
- The hiker stood in wonderment at the top of the mountain, taking in the breathtaking view. (Dağın tepesinde duran yürüyüşçü, nefes kesen manzarayı seyrederek hayranlıkla kaldı.)
- The artist gazed at his completed masterpiece with wonderment and pride. (Sanatçı, tamamlanmış başyapıtına hayranlıkla ve gururla baktı.)
- The scientist looked at the microscope slide in wonderment, amazed by the complexity of the tiny organisms. (Bilim adamı, mikroskop slaytına hayranlıkla baktı ve küçük organizmaların karmaşıkl
ığını gördü.)
- The musician played his instrument with wonderment and joy, lost in the music. (Müzisyen, müziğe dalıp hayranlıkla ve sevinçle enstrümanını çaldı.)
- The child looked up at the towering skyscraper with wonderment, amazed by its size. (Çocuk, gökdelenlere hayranlıkla bakarak, büyüklüğünden şaşırdı.)
- The photographer captured the moment with wonderment and awe. (Fotoğrafçı, anı hayranlıkla ve saygıyla yakaladı.)
- The poet looked out at the vast ocean with wonderment, contemplating its mysteries. (Şair, denize hayranlıkla bakarak, gizemlerini düşündü.)
- The child observed the caterpillar with wonderment as it transformed into a butterfly. (Çocuk, tırtılı kelebeğe dönüşürken hayranlıkla izledi.)
- The audience watched the fireworks display with wonderment and excitement. (Seyirciler, havai fişek gösterisini hayranlıkla ve heyecanla izlediler.)
Hemen Yorum Yaz